10 Aralık 2008 Çarşamba

Sızı..

Sabahtı…

Noktanın ellerinden tuttu anne

Sen git dedi, burada sana yer yok !

Adam öldü dediler…

Cebinden çıkanı da bir kefene verdiler

Şiire kefene ne hacet !..

Ona sahibinin gözleri yeterdi, bilseler


Aldım çocuk ! Ray çiziği gözlerime bastım

Ardından kalan tüm harfleri

Sana bir ağıt yakacağım elbet

Ama kimseler duymayacak,

Sana bir ağıt yakacağım elbet

Ama tüm sözleri yakmakla başlayacak

Evet sana bir ağıt bırakacağım çocuk

Çünkü kefeninde ben olacağım.. Sabret !


Adını sordu zaman geçtiği baharlardan

“Doğmak” dedi doktor, maziye öykünerek


Bana sorsa “Sus!” derdim, eminim ki “Sus” derdim

Cümle yavrusunu noktadan bile kıskanırken

Ben söze nasıl giydirirdim adını !

Bırak çıplak kalsın bu öykü

Bırak üşüsün secdesiz kahramanlar

Hiçbir rüzgâr sen yokken ki kadar sert esemez nasılsa

Hiçbir şehir, şehir değildir ayak seslerin yoksa


Aldım çocuk ! çöl yanığı ayaklarıma bastım

Sesinin düştüğü her zerreyi…

Tane tane eriyorum şimdi bak, hem bu zemheri değil miydi ?

Bir cami avlusunda, bir sabah kuytusunda,

Elini yüzünü abdest suyuna kurban vermiş bir dilenciyim

Kapında…

Sen belki zindandan bozma sarayında

Gözlerime iyi baksaydın tanırdın beni

Arkamdan gelen rüzgârı dinleseydin

Başka türkü istemezdin notalardan

Ama ben geldim…

Senden tek şey istiyordum

İçindeki o adamı...


Adımı sordu zaman; “SEN” dedim, bilmeden...

Meğer ben bir ölüymüşüm, kefeninde üşüyen… Af !..


(Noktayı azad etti Anne… nehirler açıldı, bu aşk daha nelere gebe !..)

Hiç yorum yok:

Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...