18 Kasım 2008 Salı

Gelecek Misin?

Kanadı kırıktır mutlulukla başlayan cümlelerin.

Mutluluk onun adının, Onlu anların yanına yakıştırılmıştır çünkü. Ondan öteye giden tüm yolların yolsuzdur bir bakıma. Sesler susuşa yaraşır sadece, kahkahalar feryatlara.

Layığı gözyaşıdır belki tebessümlerin, lakin and içmiştir gözüne sevinçten öte yaş koymayacağınna. Ağlasa bir türdür, gülse bir tür.

Yaşamın tüm anlamları bir tek onda bir olmuştur. Yaşamın ta kendisi derler ya hani, adı o olmuştur.

Senaryosunu yazma şansı eline verilseydi yaşamın, kesinlikle farklı şeyler yazardı ya hani, yok böyle birşey... An; gelir, yaşanır, yıpratır ya da taçlandırır, sonunda yaşlandırır. "Yaşlanmayı" onla yaşlanmak olarak dilersin taa içten. Demeye, dillendirmeye de çekinirsin bunu.

"An" gelir, gidişlere gebe olur varlığı yaşamın ta kendisi bildiğinin. Yutkunmaya çalışırsın boğazın düğüm düğüm, adına dersin ölüm... Susarsın. Ağlasan bir türdür, zaten gülemezsin.

En çok bilmedikleri korkutur ya insanı, dolar etrafın karabasanlarla. Senin ilacın belli aslında. Bir sorudur... Cevaptan belki yoksun, belki doludur... Lakin yokluğu düşünmek, yaralara yoldur. Sızıları duyulmaya başlar kanamaların, iflah olmaz dereler yaralar için. Ama sen bilirsin geçer... Ama gidişin dönüşü olursa.

Sormaya çekinirsin gidişe giderken, bu çekingenlik sırf bilmediğinden:

"Gelirsen geçer,

Gelecek misin?"


Yaşarsın, görürsün... Görene kadarsa, kanadı kırık kalır mutlulukla başlayan cümlelerin.

Aşıksındır... Bellidir... "Aşık, yaşamın ta kendisidir." sanırsın. Dedim ya az önce de;

Yaşarsın, görürsün...

Hiç yorum yok:

Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...