17 Şubat 2009 Salı

Ayrılığın Sis'i...

Suratınıza hoyratça ve aniden çarpan bir tokat gibi acıtıyordu ayrılık..
ve daha fazla..
Ne yapsam nerelere gitsem bu acı atlatılacak alışılacak gibi gelmiyor diyorsunuz kendinize…

Hani bunun bir panzehiri olsa acımayacak milyarlarda verip alacaksınız..
Çünkü başlarda güvercinler uçuşan kalbiniz şimdilerde üzerine tonlarca baskı uygulanıyormuşcasına paramparça..
Ama o vazgeçmiyor yenilemekten kendini sizin onu parçalamaktan vazgeçmediğiniz gibi..

Bir dost sohbeti yada ufak bir tebessümle yeniden canlanıyor..sonra siz nice yaşanmışlıkları aklınıza getirerek yeniden yaralıyorsunuz onu sanki yetmemiş gibi..

Bundan önce de atlatmıştınız kocaman bir sevdayı yada aşk sandığınız o duyguyu ne çabuk unuttunuz .
Ee bunun farkı ne ozaman..
Toparlayın hadi kendinizi kalkın dimdik ayağa..Allah kimsenin omzuna taşıyamayacağı yükü vermez diyerek silkinin bir şöyle ..

Yeni uğraşlar bulun ..birilerini mutlu edin.. onu olabildiğince düşünmemeye çalışın..
Onun sizin için canının yanmadığını bunca yaşanmışlığı nasılda bir kalemde silip attığını getirip aklınıza kızın söylenin ama asla yaralamayın yine yüreğinizi..

Çünkü bu günler ömürden gidiyor ele birdaha asla hiç geçmiyor..

Aşk acısı çekmek insanca bir meziyet ama kısa tutun bu süreyi..İş çığırından çıkmasın odalara kapatmayın mesela kendinizi..duygusal müziklerden kaçının,dostlarınızı arayın bakın ozaman nasılda kolay atlatılıyor unutuluyor
Benliğiniz Ayrılığın o sisinden sıyrılıyor..

Yada en kötüsü onsuzluğa alışılıyor..


İşte hayat yine akıp gidiyor
İşte hayat sensizde yaşanıyor
İşte hayat böyledir deniyor
Zaman herşeyi Siliyorrr...

Hiç yorum yok:

Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...