21 Şubat 2009 Cumartesi

Yıllar Sonra / Geldin

Onlar için karanlıktı!

...yıllar sonra
Sen geldin/hiç gitmemiştin ki

“hoş geldin” demediysem, sebeptir:
Yüreğimden varlığının gitmeyişi...


Sen diyorum;
Bak ben, burada yaşıyorum hayatı...
Bu sözcükte mutluluğu bedenime sığdırıyorum,
Sen hiç bilmesen de/görmesen de...
Yüreğimdesin
Nereye gitsem...
“o” dediğimsin, sözlerimde
Ve dudağımda ki renksin, hiç solmayan...


Sensin işte... Bir başına mutluluk,
Topraktan gelen son güzellik...
Ve yıllar sonra herkesin,
İçimden gittiğini sandığı aşk!

-(seni seviyorum diyebildiğimdin)
Bu şehrin güneşli günleriydin
Öyle bir geldin ki onlar için...
Karanlıkta ay ışığına da gerek kalmadı!

-(bugün yaşıyorsam; seni sevdiğimi söyleyemediğim içindir)

Sustum / Aşk

Sustum
Dudaklarım sımsıkı kapandı
Yüreğimin sana olan sözcüklerini
Duymaman adına
Kirpiklerim buğulu gözlerimi örttü
Usulca
Baktığında yüreğimdeki anlamları
Yakalamaman adına
Aklım
Aşk yürekte saklanır
Kendinle yaşanır,demişti
Ve beden dilim
Saklamıştı
Senin için çarpan yüreğimin
Sesini
Sustum
Aşk, senin bende kalan
Yüreğimdeki izindi
Sende bitti
Bitti mi?
Sustum...


Susmam,
Konuşmamdı.
Sessiz çığlığımın
Dokunuşuydu,
Yüreğine usulca.
Öyle anlardın ki
Sen olan beni
Sustuğumda
Gözlerimin anlamlarını
Örtmeseydim
Kirpiklerimle
Usulca...


Ve şimdi
Hadi dön bak gözlerime
Sus
Ve şimdi
Hadi bak beyaz sayfalarına
Yüreğini(mi) sorgulayan
Kalemin ucundaki sözcüklerinin
Mürekkeple dansındaki oyunlarına
Ve şimdi
Sus
Sen olan yüreğime
Usulca dokunan
Aşk
Bende yok olmuyor
Asla...

"Uykuda Ömrüm Üstünü Güzel Örtün"

Düşünürken yitip gideni,
Çağırıp da zabıtalarını aşkın,
Mühürlemişken kutsal bilip de mabedime evlatlık edindiğim bu hikayeyi,
Sancım tuttu!

Doğurdum birer birer acıları...
Kesip de gönül bağlarını hemen,yoğun bakıma aldım karalara çalan yüreğimi!

Sonra dalıp da düş gibi düşlere,
Umudu
Huzuru
Ve inanmayı en çok
Enjekte ettim ruhuma..

Soğusun ve dağılsın diye yıkılmışlığımın üzerine üfleyen dilim
Dil(L)enmişti daha görmeden,öyle kolay olmayacak,çokça zaman alacak diye bu yeniden diriliş!

Hiçten hep olurmu,yok...
Doldurdum ceplerime işte bunun hayalini!

Yıkılan bütün duvarlarımı yapmak için yine,yola çıktım yeniden..

Seninle olan ne varsa güzele dair anımsayıp da hepsini birer birer,
Tehdit ettim zihnimi..
En piç varoluşumla savurdum küfürleri!

-Çarpmış olabilir istemeden içimdeki sevmek duygusuna da..Elimin ayarı yok yüreğimin sevdasında olmadığı gibi bakmayın kusuruma-


Vurdum
Kırdım
Yağmaladım
Mevcudiyetime ait ne varsa...

Sirenler çalmaya başladı kulakları en sağır edeninden!
Kimse çekilip de kenara yol vermedi bendimi çiğneyip de bilmem kaç çok adım öne geçmeye hevesli aklıma!

Tıkandı yollar sonra..
Tıkandı yolum sonra..

Nefes alamadı uzun süre elimde kalan ben !!

-Ki ne düşlerle büyütmüştüm ben onu,sarıp sarmalayıp da pamuklara-


Uğurlarken oysa ne çok su dökmüştüm ardından dönsün diye ait olduğu yere tez elden..
El olmuş meğer su altından samanları yürüterek ben bilmeden!

-Birileri söylerken biliyormuş işte,tüm deyimlerin bir gün hakikat kılınacağını..Bir ben miyim hakikati somut olana çeviren aslında hiç bilmeden-


İşte yine ne idüğü belirsiz,
Gerçekliği soyut,
Bir elin bir şeyi olmadığını ama iki elin ses verdiğini ev ödevi diye ezberleten,
Tek başına hiç,
O dilek kipleri..

Bir şeylerin olmasını dilemek sadece,
Hele ki
Bağlıyken ellerin denizci düğümleriyle hainleştirilmiş iplerle,
Mavi gözlü o devin sevdiği miniminnacık kadın yapıyor beni kederlerle!

Ne sonu var sanki
Ne de sonrası ..


Ve o miniminnacık kadın alıp da dev gibi yüreğini de yanına,ucu bucağı olmayan ufka doğru yol almaya başladı ta ki bulana kadar kendisininkine eş dev bir yürek!!


Ve sen ;

Mutlu sonları bırak!
Burada bitiyor işte masal ...
Işıkları kapatırım ben çıkarken,
Sol yanım sende gözlerini kapat...
Şimdi bir ömür uyuyacak ! ...


18.02.2009 / Gökçe ÇORA

Güle Güle Sevdiğim

Öyle acım ki sevgiye bugün...
çok ağladım ama fayda etmedi seni getirmeye
sen bu kadar ulaşılmaz değildin
neydi senden iten şey benii :(
neydi çaresiz hissettiren karşında beni..
söyle şimdi kim saracak beni...

yoklugun acıtıyor kanayan yüregimi..
tek bir sözün için sabahlara kadar beklemiyor muyum sanıyorsun seni
de ki dee bir keree yanlış yaptım sevdiğim affet beni..
söyle.. söyle şimdi kim avutacak beni...

sevdim seni ben beee
canımın içine can kattım sen varsın diye..
bu kadar uzak olman mı gerekiyordu seni unutmam için...
kalbimin kaç yerinde aşk yaması var biliyor musun sen
kaç cam kırıkları elimde...
seni beklerken caresiz kalmayı bilir misin kii
şimdi söyle vicdansız söyle...
hiç mi sevmedin benii... :((
hiç mi için yanmadı beni bu kadar ağlatırken
yok yok sevmek bize göre değil arkadaş
hani bir söz vardır ya...
yolcu yolunda gerek...
sen sağ ben selamet....

Fırtına !

buz gibi bir hava
buz gibi ellerin
tuz buz eden
buz gibi bakışların

sessizlik
durgunluk
ağırlaşan hava
ağırlaşan bekleyiş
ağırlaşan bedenim

sözcükler yok
sesin titrek
gözlerin yabancı
bedenin uzak

pır pır ediyor
üşüyor içim
çöküyor üstüme
karabasan gibi
bekleyişin

bugün bir başka duruşun
hissizsin
umursamaz
vazgeçmişsin
vazgeçemediğinden
gibi halin

araya çektiğin perdeler
kaldırmadığın kepenkler
anlatmadığın
bilmediğim
anlamadığın
duruşun

kararıyor etrafım
bulutlar çöküyor
ağırlaşıyor hava
şimşekler çakıyor
konuşmuyorsun

renkler yok bugün
siyaha bürünmüş gökyüzü
cansız etrafım
kuşlar
eskisi kadar cıvıltılı değil
ve eskisi kadar güzel değil buralar

yanındayım
bilmediğim kadar yalnızım
bilmediğim kadar uzak
bilmediğim kadar yabancı

bir başkasın
hareketlerin
duruşun
gülümsemiyor yüzün
başka bir şey var bugün

sustun
sus pus oldu her şey
içime batıyor bu halin
hissediyorum
fırtına
ha
koptu
ha
kopacak?

17 Şubat 2009 Salı

"KAL" ya da "GİTME"

Elimde sana yazdığım son şiir..İki kıtası tamam üçüncüsü yarım. Sense kararlısın. Hazırladığın bavuldan belli, gitme laflarından.. Son zamanlarda çok kullanır oldun bu kelimeyi cümle içlerinde.. Bense cümle bile kuramıyorum artık. Yarım yamalak iki kelime:
KAL ya da GİTME...

Gideceksin yani..Kararlısın..Hani derdin ya sen: “gitmek zordur” diye..Peki hiç zor gelmiyor mu? Anlamsız sorular çalkalanıyor beynimde şimdi: Bu veda bakışları niye, bu bavul nerden çıktı, bu yarım bıraktığın cümleler, bu yarım bıraktığın sevdamız, bu yarımlarımız neden? Sana derdim ya ben hep “kalana git; gidene de kal demem” diye..Bu sefer değişti her şey:
KAL ya da GİTME...

Bir otobüs bileti olmasın ayrılığımızın avukatı, sırtladığın montun şahitlik yapmasın, bütün ayrılık şairlerini, bütün komplo teorisyenlerini haklı çıkarmayalım..Yine ben sana şiir gözlüm diyeyim. Korsan sevdam ol benim yine, başımı omzuna koyayım, uyuyup kalalım eskisi gibi..Bu isim sana yakışmadı; ben sana “yarınsız sevdam” diyemem..

Şimdi başım eğik, gözüm nemli, elimde sana yazdığım son şiir. Son kıtası yarım:
KAL ya da GİTME...

Ayrılığın Sis'i...

Suratınıza hoyratça ve aniden çarpan bir tokat gibi acıtıyordu ayrılık..
ve daha fazla..
Ne yapsam nerelere gitsem bu acı atlatılacak alışılacak gibi gelmiyor diyorsunuz kendinize…

Hani bunun bir panzehiri olsa acımayacak milyarlarda verip alacaksınız..
Çünkü başlarda güvercinler uçuşan kalbiniz şimdilerde üzerine tonlarca baskı uygulanıyormuşcasına paramparça..
Ama o vazgeçmiyor yenilemekten kendini sizin onu parçalamaktan vazgeçmediğiniz gibi..

Bir dost sohbeti yada ufak bir tebessümle yeniden canlanıyor..sonra siz nice yaşanmışlıkları aklınıza getirerek yeniden yaralıyorsunuz onu sanki yetmemiş gibi..

Bundan önce de atlatmıştınız kocaman bir sevdayı yada aşk sandığınız o duyguyu ne çabuk unuttunuz .
Ee bunun farkı ne ozaman..
Toparlayın hadi kendinizi kalkın dimdik ayağa..Allah kimsenin omzuna taşıyamayacağı yükü vermez diyerek silkinin bir şöyle ..

Yeni uğraşlar bulun ..birilerini mutlu edin.. onu olabildiğince düşünmemeye çalışın..
Onun sizin için canının yanmadığını bunca yaşanmışlığı nasılda bir kalemde silip attığını getirip aklınıza kızın söylenin ama asla yaralamayın yine yüreğinizi..

Çünkü bu günler ömürden gidiyor ele birdaha asla hiç geçmiyor..

Aşk acısı çekmek insanca bir meziyet ama kısa tutun bu süreyi..İş çığırından çıkmasın odalara kapatmayın mesela kendinizi..duygusal müziklerden kaçının,dostlarınızı arayın bakın ozaman nasılda kolay atlatılıyor unutuluyor
Benliğiniz Ayrılığın o sisinden sıyrılıyor..

Yada en kötüsü onsuzluğa alışılıyor..


İşte hayat yine akıp gidiyor
İşte hayat sensizde yaşanıyor
İşte hayat böyledir deniyor
Zaman herşeyi Siliyorrr...

15 Şubat 2009 Pazar

-Senin Sevdan-

Senin beni sevmene sevdalıyım ben !
Benim için,içinin sızlamasına,benim uğrumda emek harcamana!
Hüznünü hep saklayan gözlerine belkide..
Sarfettiğin o içten sözlerine!
Ne zaman çıkmaz bir sokağa girsem,hep arkamda olacağını bilmeye!

Senin beni sevmene sevdalıyım ben!
Bunu hissettirmene belkide!Yani yürekten,yani kendince sevişine..
Bana kızmana,bunu korkusuzca ifade etmene belkide..
Her umutsuzluğa kapıldığımda,
Yaşamaktan,herkesten,herşeyden sıkıldığımda,
Ellerimden tutarak,beni kendime getirecek tek insan olduğunu bilmeye,
Senin bunu her seferinde kanıtlamana belkide!

Senin beni sevmene sevdalıyım ben!
Her aklıma geldiğinde,seninde beni düşündüğünü bilmeye!
Sımsıcak dostluğuna belkide..
Sana herşeyi sonuna kadar güvenerek anlatabilmeme!
Anlattıklarımın sadece sende kalacağına emin olmama belkide..

Senin beni sevmene sevdalıyım ben!
Senin için ne kadar önemli olduğumu bilmeye!
Beni şımartmana belkide..
Vazgeçemeyeceğim alışkanlıklarımdan biri olmana,
Bunu başarmana belkide..

Senin beni sevmene sevdalıyım ben!

Benim -sevdam- olabilecek kadar yanımda olmana,
Seni -senin sevdan benim sevdam- diyebilecek kadar seviyor olmama belkide.....

Beni Rahat Bırakın...

"Sensizlik öyle yorucu,
Öyle anlatılmaz-yaşanır bir duygu ki,
Öyle zor ki..."


Pencereme doğan güneşin bir anlamı var mı sanıyorsun. Kuşların ötüştüğü,çiçeklerin renk renk açtığı bir baharın başlangıcı var sokaklarda. Çocuklar bile daha şen-şakrak oyunlar oynamaya başlamış,başlarındaki berelerin yerini kavak yelleri almış gençlikse daha mutlu,daha umut dolu.
Ne demiştik ;çiçekler daha renkli...

"İçimde renklerden eser yok
Eski zamanlardan kalma an'larda sıkışıp kaldığımdan mıdır nedir;
Bende her yer gri..."

Islak toprak kokuyor hava. İçine çektikçe biraz daha çekilesi cinsten. Hani boynuna dolanıp kokladığım,doyamadığım teninin kokusu var ya,o kokuyu havada arıyorum. Halimi görüp gülenlere cevabım hazır;

-Beni rahat bırakın,o'nu soluyorum...

Ve yağmur başlıyor. Damlalar çarpıyor yüreğime,gözlermden akanlara karışıyor. Yağmur berekettir ya hani, bereketini bırakıyor hüznüme. Daha coşkulu, daha içten, daha ıslak ağlıyorum.An'lar geçtikçe artıyor özlemim.



Günler,haftalar,aylar derken mevsimler geçiyor,ömür tükeniyor;
Bense hala seni özlüyorum...


İçimden söküpte alamazlar ya
Hayalini aklımdan çalamazlar ya
Hayatımdan seni alıp gittiler
Kurduğum dünyayı yıkamazlar ya

Elini tutmasam uyuyamam ki
Sesini duymasam dayanamam ki
Hayatım meçhule yol almış sanki
Allah'ım bu acı bitsin yeter..

14 Şubat 2009 Cumartesi

Sessizce Seviyorum Seni..

Sessizce seviyorum seni ...
Söylesemde duymazsın zaten..
Senin gözlerin gibi bakıyorum sana..
Dokunmuyorum sana..
Zaten tutmak istesemde yapamam..
Kıyamam sana..
Dokunduğumda öleceksin biliyorum..
O yüzden hep bi camın ardından seviyorum..

Aşk Suskunluğumdu Benim !

Aşk suskunluğumdu benim!....

Kendime ırak bir kentten çok sesli bir ağırlama, içten bir ikrarın yetmeyen teşekkürlü karşılığı. Oysa sunulan hayattı, yazgısında deli kız oyası. Deliksiz uyuyacağım, geç kal bu gece.

Aşk yanımdı benim!
Kelimesiz, hecesiz ama ağlamaklı... Yerlerde sürünen gözyaşlarımda yalnız olmamanın iması!
Acele etme bu gece. Tam vaktinde gelişinden değil mi öncemizdeki aşklar?

Aşk vurgunumdu benim!
Yaralı ama kansız... Acılı ama feryatsız… Ağlayan keman, sızılanan kaval… Beklenmedik ihanetti buluşmamız. Yıllardır vardı ve çok az yakardı. Şimdi burada, sahibinden uzak…

Aşk yazımdı benim!
Aşk yazdığımdı, okuduğundu. Bu geceyi geç ömrümden. Bu gece geç bir vakit ömrümde. Oturduğum masada şaraplık bir tat, tütünde tutuksuz bir nefes. Yetişme bana, geç kal! Erkenciliğin değil miydi, bize koca bir geleceği geciktiren?

Aşk heyecanımdı benim!
Vursalar ölmezdim o heyecandaki kadar. Sevseler mutlu olmazdım o titremedeki kadar. Voltalar uzuyordu ayağımda. Zaman uzuyordu. Sancı sığmıyordu bedenime. Delilikti, serserilikti, güzeldi…

Aşk itirafımdı benim!
Okunan, dinlenen ama bilinmeyen... Söylesem, dilimde kekremsi bir tat bırakırdı. Sustum, dilimle geldi bütün belalar… Dili belası sayfalarımın övgüleri, asılı kaldı aklında. Şımarıklığım korkun oldu, usluluğum hayalin! Değişemedim onca değişimde, onca yenilikte… Buydum ben, bulduğun gibi. Koruduğum aslındı, kaybettiğim aslım!

Buydu galiba aşk!
En can alıcı noktada bir İstanbul kaçağı, birçok A'lı kent kaçamağı, bir gözyaşı bozgunu, bir kavuşma, bir ayrılık ve bin ölüm… Sayısız dirilişte aynı yemin! Döndüğüm sözümde hayâsız yalan. Tek varlığım ve tek yokluğum… Yaram ve merhemim… Kazanmadığım ama hep kaybettiğim. Evet, buydu aşk!

Aşk yasağımdı benim!
Uzaklığını ölçtüğüm bir şarkı, tınısını mırıldandığımda anlamı beynime oturan bir müzik. Tuzağı yoktu arada. Geçit veren dağlar, ayağa dolanmayan yollar ve aşıldıkça genişleyen, bereketinde güneş kavrukluğu ovalar… Geç kal bu gece, zamancılığın değil miydi bizi bekleten, duvar önü ameleliliğinde?

Aşk çözümümdü benim!
Düğümlerin çıkmazından, elime düşen tek bir seni seviyorum'du. Gelişemedik uluorta. Durduk bulanıklığımızda; durulmadık durgunluğumuzda. Çarptık, düştük… Ayağa kalktık yardımsız. Seni seviyorum'du her şeyin en baştaki sonu. Söyledik, duyduk, yeniden düştük ve kalkamadık yardımlı. Gelmedi acil adamlar. Sen yine de, bu gece gelirken yolu uzat ve getirme yanında, başka yarınlarını.

Aşk engelimdi benim!
Burkulan yanıma yerleşen yalnızlığına eş, diğer yanımda onmaz bir gelecek…
Artık bir gece bu karanlık! Gelme, kendim kendimi avuttum!

KAHRAMAN TAZEOĞLU

Sana Bol Gelecek Artık Bu Aşk !


Uzun zamandır yoksun
'Yoksun'lu sabahlara uyanıyorum
Aynı
Bildiğin gibi
Yeni bi şey yok
Eski bi şey de yok
Sen gibi..........
Bir ben kaldım

O da...
Ben miyim değilmiyim belli değil artık
Arta kalan ne ki?

Daha ne kadar özleyebilirim seni
Şimdi yalvarsam geçmişime
Bir gün daha yaşamak istesem misket oynadığım sokakta
İlkokuldaki yerli malı haftasına katılsam?
Bana 3 beden küçük gelir çocukluğum
Sende öyle sevgilim
Boşluğunu dolduramaz kimse demiştim giderken
Gelme.........
Sana bol gelecek artık bu aşk!

Gider Miydin Benden?

Yine de gider miydin kal desem
Hoş, demezdim ya zaten
Bir merak işte benimki sadece
Durmadan kemiriyor zihnimi bu merak duygusu
Sormadan edemezdim o yüzden
Cevabını da biliyorum aslında
Gitmeyecek olsan kal dememi beklemezdin ki
Gözlerime baktığın anda,
Bırakırdın elinden o bavulu,
Döner boynuma sarılır;
Öper, öper, öperdin…

Gitmek istemesen zaten gitmezdin sen
Kal da demedim o yüzden
Gideceğini bile bile daha da zorlaştırmak istemedim
Kafana koydun mu yaparsın çünkü sen
Ellerin henüz ellerimdeyken;
Yüreğin çoktan gitmişti zaten benden
Kal demedim, diyemedim işte o yüzden
Sustum, susabildiğim kadar sustum sadece...

Kapıyı çarparken sen;
Tek bir “elveda” döküldü dilimden
Şimdi tekrar düşünüyorum da
Sahi; kal desem..;
Yine de gider miydin benden?

Aynadaki Mutlu Yüz

Bir yüz var aynama baktığımda gördüğüm,
Gözleri ışıl ışıl bakan,
İçinde haylaz bir çocuğun gülüşü var.
Birde yüzüne dağılan mutluluk dalgası…
Gülüşler çok da yabancı değil bu yüze aslında.
Her şartta gülerdi de,
Bu gülüşler onlardan değil,
Mutluluk maskesine ait hiç değil.
Nedeni neydi peki ?
O gelmişti.
İstediğim yürek gelmişti asıl yerine,
Birleşmişti yüreğimle…
Gelişinle anlam kazandırdın gülüşlerime.
Her biri adını çağırıyor adeta sana.
Sevdamı haykırıyor.
Şimdiye kadar biriktirdiklerini,
Sakladıklarını belki de…
Gözlerim tek senin gözlerinde ışıldasın.
Ne zorlu yollar çıkarsa çıksın karşıma,
Yeter ki beni götürsün sana,
Zormuş,yorarmış umurumda değil,
Yeter ki sana çıksın tüm yollarım.
Sende birleşsin ellerim,
Kenetlensin yüreğin yüreğime.
Hiç ayrılmasın ayna da gördüğüm mutlu yüz,
Hep aynı kalsın.

13 Şubat 2009 Cuma

Ah Yar/im

Hüzün hüzün gamzelerim,
Yasta tebessümlerim.
Yokuşlar, ah yokuşlar!


Önümde "us"tan yoksun uzun yollar,
Yollar azad etmek ister benden seni...
Ah yar, yaralarım var,
Gönderme beni!


Git[me] dersen dinler deli başım.
Git[me] dersen susar tüm yolculuklar,
Bir de,
Bir de bir sar[ıl]san en derinden...
Geçer.


Ah yar;
Beni tanırsın...
Yüreğim yangınımdan küllerimi savurur sana,
Ateş hattına atamam senli düşlerimi...


Boğazımı tıkar nefesim, ayrılıktan söze girecekken.
Belki ölürüm,
Belki dönemem,
Belki dönersem olmazsın.
Belki belki belki...
Ah karalar, karalar...


Beni salma yar ötelerine.
Kendimi düşlerimden öldürmeme izin verme.
Fısılda kulağıma,
"Bana deli gibi aşıksın!"
de yine...


Bana,
Sen,
Sana olan aşkımı anlat yar.


Bana şarkımızı söyle:

Git...
Git...
Gitme dur ne olursun
Gitme kal yalan söyledim
Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim
Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var
Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim ...


Ah yar;
Gidesim var...

[Gönderme!]

12 Şubat 2009 Perşembe

Alışıyorum..

Bir Burukluk Yerleşti Yüreğime..
Taa şuramda işte...

Acıyorum..
Ben Artık Eskisi Kadar Kana(ya)mıyorum..
Babam’ı özleyen çocuk yanım kalmadı..
Büyüdükçe alışıyorum..

Sensizliğe Yaraşıyorum..
İçimde biraz sevgisizlik sızısı var
Ama geçme(me)li biliyorum..

Çünkü büyüdüm ;
Alışılagelmiş acılara yanmıyorum..


Aslında ben hala babam’ı çok özlüyorum..

Dünyada İnanmazdım Biteceğine..
Beni Böyle "Bırakıp" Gideceğine..

Ayrılık

Ayrılık bazen enkaz altında bırakmaktır bildiğiniz, bilirken inandığınız tüm geçmişi.
Gerçekleşeceğine inandığınız düşleri, gülüşleri...
Unutmadan en çok da sizi...


Bitti...

Uyandığımda narkozun etkisindeydim sanırım. Acaba neler söyledim seninle ilgili. Çokça anlatım mı seni. Belki de susmuşumdur. Seni ele veremem ki cenazemde bile ben. Bilmiyorum ne olup bittiğini bittiğimizden sonra.Yani hatırlamıyorum. Beni görenler göründüğüm şeklimi anlatıyorlar bana... Benden başkalarına. Sarfettiğim cümlelerin bir ucuna seni de sıkıştırdım galiba. Dilimden de düşmen kolay olmayacak, yüreğim gibi... Başkaları yattığım yatağın baş ucunda, böyle yalandan gülücüklerle, bir çocuğu kandırmışçasına:

"Sana daha niceleri layık..." diyorlar.

Ne biliyorlar ki?

Soruyorum, cevabını merak ettiğimden değil... Önemsediğimden de değil. Ama ne bileyim, belki de onlara denecek tüm sözlerin tükenme noktasında olduğunu göstermek için:

Niceleri?

Susmak yine...

"Hiçbir şey, hatıranın uyandırdığı duyguyu, hayatta yeniden yaşamaya kalkışmak kadar hayal yıkıcı olamaz."

Yıkılıyorum...

Yani şimdi biz yaşanmışlığın izleri bize göz kırpırken, gökyüzündeki en parlak yıldızın kaymasını mı bekleyeceğiz? Karanlık gecelerden medet mi umacağız güçsüz dileklerimizin de gerçeklik paylarının olabilmeleri için...

Yıkılıyorum...

Seni hatırlamak istemiyorum... Unutmak da... Yaşanmamış saymak da... Seni yaşamak istiyorum. Yalnızlığım boynunu büksün istiyorum aldatılmışlığına. Senin "sensizliğin" ne demek olduğundan haberin var mı da beni "sensizliğin"le yalnız bırakıyorsun? Sensizlik, sensiz ve sessiz.

Birşey mi dedin yavrum? diye soruyorlar başımdaki başkaları. Nezaketimi bozmamak için, hiç diyorum... Susadım, biraz su verir misiniz? Vermiyorlar... Narkozun etkisi sürüyormuş.

Sen geçiyorsun aklımdan... Böyle uzun yolculuklara çıkar gibi... Bana uzanan elin yavaş yavaş kayboluyor boşlukta.

Yüreğimdeki limandan dönmemek üzere ayrılan bir gemi gibisin. Ahh giderken ne ümitler yitirttin.

Yalnızlık Bir Yankıdır..

"Her şafakta
Her yudumda
Hasret sancıdır
Yol olsa da
Ses duysa da
Dağ aşsa da
Her adım son
Her an son adımdır


Tek başına yalnızlık bir yankıdır."


Dinleyin dilersiniz o çıldırtan sessizliği yalnızlığınızda, ya da boşverin gitsin. Gönlünüzce güzellikler, size hep eşlik etsin. Bakmayın siz bana. Bir yangının külüyüm ben! Bir aşıkın sarhoşuyum!


Geçici karanlıkların, müebbet hapsindeyim.


Yüreğimin yandığı yerde,
küllerimle şiirler yazdım sana.

Toz olup dağıldı adına yanan her harf/hece/kelime/ben! Oysa ilk kez yola çıkmıştık sana varabilmek, anlatmaya çalışmak için.


Çok, çok zormuş bir hayat çıkarmak yokluğunun hükümranlığında. Gözlerim dargın yaşanan her ana.Şimdi sürgün sen misin ayazlara mahkum odalarda? Yoksa ben miyim bu koca şehir, bu sesi susmaz insanlar, bu senden yoksun soluğumla.

Geçmez sandığım günler bir bir geçerken, yaşanmaz sandığım ömür tükeniyor bir hayalin izinde. Sabaha varmayan gece, geceye varmayan sabah olmadı, evet. Lakin; bundan öte birşey benim aydınlığım. Benim aydınlığım sen, gecem sürgünlüğüm sensizliğe.

İçimde bu boylu boyunca büyüttüğüm senli düşlerken, canımın yüreğime çaresi yok!

Bana eşlik eden tek şey, düş korkuluğu siluetim.Bir de yankılanan Sensizliğim. Yalnızlığım...

Sana yangınım için pişman değilim...

Bu yankı dinecek, yalnızlık da küsecek bir gün... İşte bunun düş'ündeyim.

Peki düş'ünde miyim?

Adressiz Mektup..

Bogazimda bir dugum gibisin bugun yine...


Soyleyemediklerim bir bir dizilmis bogazima, yine sebepsiz gozyaslari akiyor yanaklarima dogru...


Sensizligin bilmem kacinci sabahinda yine sensizlige acarken gozlerimi, siluetin belirdi yine karsimda. Bana yaptiklarina ,yasattiklarina ragmen bu imkansizliga devam edisimse yine bir ironi yasatiyor gonlume. Yine sensizlige yazilmis satirlar olusuyor,yine her satirinda sen sevgili!...


Basi dumanli daglarin yasini tutar gibi, sonbaharin huznunu tum dunyaya yasatir gibi seni sevmek, çok sevmek...

Adressiz mektuplara isimsiz satirlar yazar gibi seni içimde hissetmek. Her gunun batisinda gunesle birlikte batmak, her yeni gun dogumunda sana dogmak gibi...


Zamansiz gelislerin, zamansiz bu vedasini buz kesmis bir yurekte yasamak; tarifi olmayan olmayan ama sadece hissedilen, kelimelere hapsedemedigin o sevi tukenisimin tek sebebi oldu galiba...


Ilk defa gucumu tamamen yitirdigimi iliklerime kadar hissediyorum, sebepsiz, sorgusuz, sualsiz tum yasananlar hayatin "hatira defterinde" ki sari sayfalarinda yerini almak uzere...


Içimde ki aci o kadar taze duruyor ki hala "ZAMAN" in sadece bir yenilgi olduguna inandiriyor beni. Geçer mi hersey, biter mi bu ozlem, diner mi bu acilar,hayat tekrar devam eder mi tum bunlar hiç yasanmamis gibi?


Ve


Ve seni yine sever miyim geçen onlarca yil sonrasinda bile hala ilk gun ki gibi???


Sende bilmiyorsun degil mi butun bu sorularin cevabini?


Artik bende bilmiyorum, artik bende unuttum zamani,mekani,hayati ve yasamayi...


Sen mi?


Hiç hatirlamadin ki!!!

Ben Yüreğimin Sesini Dinledim..

Gece, ışıl ışıldı gökyüzü...
Önce her yıldıza senin adını verdim, yetmedi. Hiç biri senin gözlerin gibi değildi. Ben yalnız senin gözlerini yıldız bildim. Herkes altında sarhoş olacağı yıldızı ararken, ben senin gözlerinde bitirdim içki kadehlerini.

Her şey siyah beyazken, ben mavi bir düşte gizlendim Konuk oldum uykularına, gördüğün her rüyanın içindeydim. Gördüğün denizmiydi ben o denizin martısıydım. Bir ormanda mı yürüyordun, en ulu ağacıydım. Sen bir dağın tepesinde görürken kendini , ben doruklarında beyazlığıydım. Sonsuz hasret ateşiydim ben her gece kapında yanan. Sen bile söndüremezsin beni. Çünkü hasretin sen varken bile
dinmeyenindendi...

Kolaydı sevmeler ben imkansızı seçtim.
Ne kadar yakınsam o kadar uzaktın bana. Elimi uzatsam tutabilirdim ama bir o kadar da ulaşılmazdın. Kaçanlardan değildim ben, kaçmadım. Ne zamaan vazgeçmeye kalsam yüreğim o kocaman haliyle dikildi karşıma.
Ben yüreğimin sesini dinledim...
Ve yüreğim aslında sendin...

Her sözcüğü denedim aslında seni anlatmak için. Her sözcüğün üzerinde durup bin kere düşündüm. Ya onlar anlatamadı seni ya sen
onlara yetmedin. Sözcükler yetmedi ya, renklere sarıldım bende. Bir tek mavi anlattı seni. Maviye yakışan yalnız sendin.

Ne kendimi sakladım ne de sözlerimi. Duygularım içtendi. Seni
kendimi sever gibi sevdim. Tutkuyla bağlıydım sana ama sevdam senin tutsağın değildi. Ben özgürlüğüme düşkündüm ve özgürlüğümde sendin. Dinle ey yar, sana bağımlı olmadan büyüttüm ben bu sevdayı içimde. Sen olsanda büyümeye devam edecek olmasanda.

Sevmişim bir kere seni kurtuluşun yok sevgimden. Seni özlemeyi en çok ben bilirim. Hiç yakınmadım seni özlemekten. Üsteklik kavuşamama ihtimali işlenmemiş soğuk bir taş gibi önümde dikilip dururken. Sana
dokunamamak yüreğimi böyle acıtırken.
Bil ki ben yüreğimi kanatan bu acıya inat dokunmadan tenine saatlerce sevişebilirim seninle...

5 Şubat 2009 Perşembe

Eksilişler, Yit[ir]işler..

Virgüllere ihtiyacım vardı benim, sen noktaları hoyratça savururken..biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı, direnmekten çok..

hop oturup hop kalkan yüreğim.. çocukluğumu kaybettim yanında..

düşlerimi eskittin, eksilttin.. hayret, bir türlü görmedin..neden durgunsun diye sormakla kaldı tüm yaptığın. 'sen'den diyemedim. durgundum, yorgundum, ve solgun.. ama yanında mutluydum!


ve bir gün, aniden, artık kalmadığımı anladım. durgunluğum bile yok olup gitmişti. hay aski! nereye sakladın beni? nerede ruhum? nerede gül[en] yüzüm..

noktalarının ardına mı sakladın yoksa? yoksa üzerime biten cümlelerini mi devirdin? söyle, inan kızmayacağım. bilirsin, sana hiç kız[a]madım..

söyle, nerede yitirdin beni? nereye bıraktın da geri almayı unuttun?


kız kulesine gitmiştik en son, denize mi düşürdün yoksa beni? yoksa galata kulesinden mi düştüm, kayıp avuçlarından..

yok yok.. ben senin noktalarının içinde kayboldum..

çöz dilini anlatmaya koyul..sakladıklarımı,yastık altı düşlerimi nasıl buldun?

hadi anlat, kendimi bulmam gerek.. ve sen kopardın ben koptum, inan kendimden koptum..

söyle, son noktanı nereye koydun..?

" Üç Elma "

Işıklı bir yoldu hemen önümde uzanan..
Yolun sonunda demirden kocaman bir kapı..

Rüyadayım sandım önce!
Çekince saçımı,duyunca acıyı anladım en gerçekmiş içimdeki sızı..

Yaklaştıkça kapıya,
Hızlandı kalbimin hala yaşadığımı hatırlatan atışları...

İttirdim açılsın diye demirleri,
Olmadı!
Pes ettim,kızdım,ağladım,kaçtım,korktum,nefret ettim belki ama
Umudumu yitirmedim hiç..


Saklandım en kuytulara!
Bir ben kaldım zihnimin coğrafyasında ve bir de zamanı aldım yanıma iyileşirken yaralarım hüznüme ortak olsun diye..
Tutsun ellerimden kuvvetlice,her an çekip de beni bir adım ileriye, -di'li geçmiş zamanları yerleştirsin diye zihnime !


Geçmekten türüyor geride kalan her şeyin genel adı !
Ve nasıl da kolay arkadaş oluyor ses olacak kelimelerimle..

Artık geç..

Geç-miş..

Geç-ti..


Bırakıp da nüshaları bir yana,bulunca aslımı
Denedim tekrar açmayı kilitleri ..

Kolay olmadı,evet !
Ama açıldı geriye kalan hayatımın ilk bölümünün perdesi..


Tüm renklerin hiç görmediğim kadar canlı olduğu bir bahçede buldum kendimi..

Tanrım ne harika!

Sevdiğim bütün hayal kahramanları da burada...


Polyanna yaklaştı en önce yanıma;
"Topladığın için yeniden gücünü ve anladığın için aslında bunun çokluğunu,tüm yaşananlara rağmen mutlu olmalısın aslında"
diye fısıldadı kulağıma !



Biraz ileride kırmızı başlıklı kızı gördüm;
"Kendimden bildim herkesi,nasıl da kandırdılar beni!
Komik biraz adım ve küçük henüz sol yanım
Ama sen yine de al bu küpeleri,tak kulağına..."
diye bırakıverdi avucuma acılardan kaçarken yolumu aydınlatacak yıldızları !



Kül kedisi ağlıyordu az ileride;
"Sakın dedi ,
Sakın vazgeçme yaşamak istediklerinden!
Uğraş,didin,çabala..
Ama sakın çıkıp da tavan arasına ayıkladığın pirincin içinden çıkan taşlar gibi umutlarını da atma en karanlıklara!"


Durdum..
Dinledim..
Düşündüm..


Ait olduğum bu masalın içinde asıl kahraman olmayı seçtim sonra !


Doğrularımla,hatalarımla bazen ..
Hüzünlerimle,sevinçlerimle çoğu zaman ..
Ve tüm şizofren düşüncelerimle belki ..

Ama hep gerçek bildiklerimle,
Benim kurguladığım gibi sürsün hikaye diye !


Tam da şimdi;
Peki ya kader dediniz değil mi .....


Yazmak değil belki,kabul ..
Ya da değiştirmek yazılanı !
Kimsenin görmediği bir alfabeyi kabullenmenin ezinç coşkusunu misafir etmek sineye ....
Kolay değil,kabul !

Ama bende oldukça hakimiyet,
Bu orkestranın şefi ben olacağım ilelebet !


Neyse ......


Onu bunu bırakın da siz şimdi ,
Gökten üç elma düştü..
Tuttunuz mu !

Sahi.. (!)

Geldin.. Gittin..

Uzun Cümlelere gerek yok , sadece aşk’tı işte dedin..
Elimden elini çekerken basit bir ölüm hissettim ..

Sahi hiç Sevmemiş miydin Sen ?

...

Oysa Ben ;
Ne çok sevdim seni..

Ne çok adandı hayat uğruna..

Ne çok beklendin..

Ne çok gelmedin ..


Sahi Ne Güzel Gülümserdin Sen ..??

Gecelerim

Benim Gecelerim var senin olmadigin senle dolu gecelerim
Yanimda degil kalbimde uyudugun gecelerim...
özlemlerimi büyüttügüm gecelerim...

sana olan hiç bir özlem tükenmez ama
azda olsa rüyalarimda hasretini dindirdigim
sarildigim seni hissettigim rüyalarim çika gelir gecelerime

o karanlikda o sessizlikte o yalnizlikta
senle konustugum gecelerim
sana yazilmis sözlerimi biriktirdigim gecelerim
hani belkide en çok seni o gecelerde yasiyorum


yastigin altina koydum resmini gece uyanirsam korkarsam hemen bakiyim diye
sabah gunaydin opucugunu resmine kondurayim diye




ya bi gun sen gelsen o gecelerime?
ruyalarima degil onlara zaten geliyorsun
hayallerime degil onlardan hiç çikmiyorsun ama
ama gecelerime gel'sen'
yanimda uyusan
nefesini hissetsem oyle uykuya dalsam...



Hani diyorsun ya « Bekle sevdigim beni bekle bir sabah birlikte uyanacagiz yeni gune » diye
Ben o günü bekliyorum...ve

Inan bana sevdigim, hiç usanmadan bikmadan, seni yanimda buldugum o geceye varan sabahlar için uyanir uyanmaz yanimda seni buldugum için Allahima sükredecegim her sabah...

Sen Yoktun..

sensiz gecelerin sabahı varmıdır acaba
sensiz geçirdiğim dakikalarımın dili olsada söylese....
özledim seni diyebilse....
tüm vucudum haykırsa sana olan özlemini...
özledim seni özledim seni bitanem diyebilse...

sen yoktun zindan sabahlarımda
güneşim yoktu,ayım yoktu, yıldızım yoktu
içimi ısıtan sevgin yoktu bedenimde...
ben yine sensizlikle savaşırken
sen yoktun bende, içimde herşeyimde....

oysa çok aradım biliyormusun bu gece ellerini...
yastıga başımı koyamadım gittin gideli...
bu gece yoktu ve olmayacaktı siyah saçların
yastıgında....
oysa ne hayallerimiz vardı yarınlara dair....
sen yoktun bende içimde ruhumda bedenimde....
gitmiştin işte...

hiç bu kadar acınmamıştım
hiç bu kadar eksik yarım hissetmemiştim kendimi
oysa diyordum ki dayanamayıp gelecektir...
gelmedin be sevgili gelmedin iştee....
korkuyorum demeye, utanıyorum
korkuyorum sensiz karanlık gecelerden...
senin olmadıgın saaatlerden dakikalardan saniyelerden ürperiyorum artık
sen yoktun yoklugun acıtırken
yoktun işte bende...

gelmeyecegini bile bile beklemek nedir bilemezsin sen....
ama unutma bebişim gelmeyecegini bile bile bekleyecegim seni ....:(

2 Şubat 2009 Pazartesi

Ağlayacaksa(m) Konuşmayalım . . .

I.

öpüldüğü yerlerden kanar aşk
acı siyahtır oysa, kanar ve boyar gözleri
gülüşlerimi tahliye et ey Panos!
Cezasını çekmedim mi?

II.

yüzüme kapattım telefonu, sesimi duymak istemiyorum
zamanla kabulleniyor insan arızalı ümitleri,
meşgule düşen beklemeleri
kendimden kaçıyorum, beni saklayabilir misiniz?

içinden taşan bir kadının dalgaları ıslattı aynayı
ayna..! Göstermiyor iç yıkımları
ağrıyan kırgınlıklarımın test sonucu geldi oysa
iyi huylu çıktı yüreğimdeki sevgi...kahrol ayrılık!


III.

dikişleri kaynadı kesilen mavilerin
suya düştü öpüşüm, düpedüz intihar bu
dur! Ölme. Öpüş(me)lerim

ağzımla kuş tutsam yaranamam artık aşk'a
ben de alır kanatlarıyla lir çalarım
hadi uyan içimdeki kadın,
kır zincirlerini. Dört ikilik bu hüzün senin,
söyle şarkını, dillen..sahnedesin
sahne sensin
ağlayacaksan, başlamayalım...


IV.

firar etti özlem, geceler tutuştu
hayatım uykuya daldı göğsümde, saçlarını okşadım
kim serdi üzerime bu sessizliği..? Terlemek kötü

bağışlasın beni çocukluğum, koruyamadım yumuk ellerini
dağınık sevgilerin ortasında kaldı yaptığım kumdan kaleler

hadi baba! Bir kez olsun yardım et
dikenli teller örelim anılarımın çevresine,
yaralanmasın sevişmelerim

V.

uçakların arkasından su döktüm bekleyenler için
gemilerin rotasına çiçekler ektim
suladım tren garlarında unutulan hüzünleri
halinize gülün, halime değil
bölöfünüzü gördüm, artık çekiliyorum

son kez sigaramı yakar mısınız?... Ateşime kar yağdı


VI.

siz hiç martılarla şiir içtiniz mi?
sızdınız mı bir yıldızın üzerinde dibe vurmuşken..?
bıçak kemiğinize dayandı mı, kemiğiniz dahi titrerken..?
çıldırmak içten değil, dışarısızlığımdan geliyor..


VII.

kimlerin albümlerinde resmim varsa tozunu alsın lütfen,öksürüyorum...

Acıyı Aşka Yama Yaptım

Bitiyor zaman. Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor. Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler. Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim. Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren. Ömrümü ömrünün ardında sürüyen...

Aynaları kırıldı mutluluğumun. Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum. Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum.
Hala üşüyorum...
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı. Sen oluyor nakışımın adı. Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz... Sonra bana dönüyorum. Bak hala ağlıyorum... Harf harf işlerken kelimelerimi, şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna. Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.

Kapatıyorum gözlerimi. Hadi git yâr, geldiğin gibi. Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi.
Anlamadım yâr
Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş? Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız? Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi, hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili. Sana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor. Yok, mu önümde senden gayri gidecek bir yol?
İçim yine aynı mısra´ları tekrarlıyor

Yamaçlarımda senli güzel düşerim var
Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr

Bulamadım yâr. Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım. Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım. Ben acıyı aşka yama yaptım. Hafife almadım duyuları. Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı. Acıydı bildiğim aşkın ön adı.

Hiçbir şehre sığmadı yüreğim. İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın. Ve sen düştün ben kanadım. Ezildim, yarama yine koskoca bir kenti bastım.

Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı. Kelimeleri vurdum kumsallara. Canımı ağrıttım ardında. Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine. Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?

Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git!
Hadi git!
Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım.
Ben, yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda.
Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim.
Sessizliğimin sesini dinlerim bir sonbahar sabahında...

Bazen sonucu ne olursa olsun çekip gitmek gerekir.

Bazen aşk için aşkından vazgeçmek gerekir...
Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...