25 Ocak 2009 Pazar

Med-Cezirler..

Nerede biter bu kendi içine sürgünlük..

Hayat hadi gem vur düşlerime..


Her ne kadar kül ateşin rengini örtse de, altta kızıllaşan kor, sıcaklığını daha çok hissettirmekte...
Ve ateş dışarı yansımadığı için midir bilinmez, kendi kendine daha da şiddetli yakmada ve eritmede.

...

Tek perdelik bir oyundu belki de planladığımız ya da küçük bir roldü hayat oyununda oynadığımız.
Hiç birimiz bilemedik bu rollerin hayatımız olacağını,
bu oyunu bir ömür hiç unutmayacağımızı...

...

Bilemedik !
Yağlı boya resimlerine benzemez geceler içimizde...


Gitme!
İçime sığmayan bir gariplik var bu gece...



Hem nasıl bir son yakışırdı..
Zamanımızı, düşlerimizi,sessizliklerimizi emanet ettıklerimize...
Nasıl bir "dur" yakışırdı..
Oysa hiçde "gitme/kal"lara aşina değildik.

Sesimiz arda kalmışlıklara hep kısıktı bu yüzden
Elsiz ceplerimiz vardı her soğuk kış akşamına..
Ve biraz da geç kalınmışlıklarımız işte..

Mürekkep uçarken yazının ruhundan
"o"da gitti..
Ters ayaklı cüceleri../mor doğları ve devleri söküp düşlerimden..
gitti..

Biraz eksilterek beni..
birazda toz bırakarak yakamda..
sessiz harflerimi ve devrik cümlelerimi sahiplenerek gitti..

sustum/erteledim/kuruttum kelimeleri..
ben olduğum yerde beklerken../zaman durmadı, ardındaki rüzgara katıştırarak beni geçti ömrümün silik pencerelerinden..

Evet../ben beklerlen../zaman geçti..

Yüreğime ve aklıma gidip, yaptığımın doğru olup olmadığını sordum...
Birbirlerini suçladılar..
Beni anlamalarını beklemem hataydı..
Anlamadılar...


İplerim vardı beni yere bağlayan..
İplerim..
Ayakta kalmamı sağlayan..
Burda tutan..
Koptular...

Bensiz hesapların ortasında buldum kendimi...
Alışık değildim oysa...
Yitirdiklerim bu kadar çok olmamalıydı işte!!!

Hiç alışmamış gibi; vedalara hep aşinaymış gibi umursamadım...
Umursamadım..
Kayb'ettiklerimi hiç kazanamamamıştım belki...
Belki ondan...
Ne çok mumlarım söndü...
Ne çok karanlıkta bıraktınız...

Akıp gider mi bu su yolu böyle..

Ben takılıp ucuna sürüklenir miyim..

Nasıl bir veda yakışırdı d(gül)üşlerimi harcadığım bu aşk'a

(...)

Kalemi mi bıraktım olduğu yere...

Olması gerektiği gibi mi bu son... ?

(...)

Olmaz bilirim...
Sonlar hiç gerektiği gibi olamadı...
Ve yakışmadı yüzümüze bu buruk vedalar

şimdi,
Nefes almak zamansızlığın zamana bıraktığı acımasız bir telaş gibi...
Oysa ümitlerim vardı...
Bu dünyanın faniliğini bir kere daha çarptı yüzüme tokat misali.

şimdi ruhunu soyunan çokluğumuzu atıp gitmek için, başka bir düş peşindeyim..

"Hadi! düş peşime"

Hiç yorum yok:

Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...