Boş bir sayfa gibi ömrümde yazılmayı bekliyordun.
Yazdıkça bitmeyen ;ya da bittikçe daha çok yazılan.
Acıdıkça kanayan bir masaldın bende, ömrüme susuşlar dağıtan.
Ben sana harf harf çoğalırken , sen susardın.
Sen sustukça ben kırık kelimelere, sonu olmayan cümlelere başlardım.
Yazdıkça acırdın bende, acıdıkça daha çok yazardım seni…
Haykırışlar biriktirirdim, her kelimede sana düşerdim.
Limanım noktasız sözler olurdu, ben sustukça kalemim sana çoğalır,sana ağlar ve sende can yitiği olurdu.
Yürek mürekkebim tükendikçe acırdı içim.
Hüzünlere sarılıp sana ağlardım, sana yazardım.
Yazdıkça daha çok kanardım.
Parmak uçlarım kan lekesi bir yaşamdan seni koparırdı.
Gece karanlığında kör adımlara sordum seni.Bende değilsen neredeydin ki…
Yamaçlara çarpan gözlerimi senden koparmak en zor cümleydi.
Yaz yaz bitmedi.
Harflerin benden intikamıydı bu ; yakama yapışan suretine inat yazacaktım !
Yazmalıydım.
Ama sonunu asla bulamadım.
Soru işaretleri vardı içimde, cevabı dipsiz kuyulara gömülü…
Ünlemlerim vardı sana, içime düşüşlerimde büyüttüğüm.
Ve her durakta sana virgüllerce üşüdüğüm…
Sana ‘söz’ dedim; sözden öte gönülde bitmemiştin.
Ellerim uyuştu, sana söz yetmedi.
Ben yazdım, kanadım; sen okumadın.
Yalnızlıklarımı koydum ceplerime ve devam ettim ;sana yolcuydum.
Yolumu sende kaybetmiştim.
Sayfalar yetmeyecekti biliyorum.
Yaz yaz tükenmiyordun.
Her harfte kelimelerce sen olurken, ben imlası bozuk bir düş oluyordum.
Bir yağmur davetinde ıslanıyor sayfalar.
Alıp götürüyor tüm harflerimi..
Mürekkebi ellerine bulaşmış birinin iç kanamalı yazdıkları oluyorum, soluyorum, okunmuyorum.
Ayaza vurmuş bir hayata göç değiyor.
Gidiyorum, yazdıkça gidiyorum.
Razıyım sonuma; gözlerimin ardındaki seni koyup karşıma gidiyorum.
Ve ben noktasını kaybetmiş, son sözü yitirilmiş bir yazı oluyorum.
Sayfa sayfa sana düşüyorum…
Yazdıkça bitmeyen ;ya da bittikçe daha çok yazılan.
Acıdıkça kanayan bir masaldın bende, ömrüme susuşlar dağıtan.
Ben sana harf harf çoğalırken , sen susardın.
Sen sustukça ben kırık kelimelere, sonu olmayan cümlelere başlardım.
Yazdıkça acırdın bende, acıdıkça daha çok yazardım seni…
Haykırışlar biriktirirdim, her kelimede sana düşerdim.
Limanım noktasız sözler olurdu, ben sustukça kalemim sana çoğalır,sana ağlar ve sende can yitiği olurdu.
Yürek mürekkebim tükendikçe acırdı içim.
Hüzünlere sarılıp sana ağlardım, sana yazardım.
Yazdıkça daha çok kanardım.
Parmak uçlarım kan lekesi bir yaşamdan seni koparırdı.
Gece karanlığında kör adımlara sordum seni.Bende değilsen neredeydin ki…
Yamaçlara çarpan gözlerimi senden koparmak en zor cümleydi.
Yaz yaz bitmedi.
Harflerin benden intikamıydı bu ; yakama yapışan suretine inat yazacaktım !
Yazmalıydım.
Ama sonunu asla bulamadım.
Soru işaretleri vardı içimde, cevabı dipsiz kuyulara gömülü…
Ünlemlerim vardı sana, içime düşüşlerimde büyüttüğüm.
Ve her durakta sana virgüllerce üşüdüğüm…
Sana ‘söz’ dedim; sözden öte gönülde bitmemiştin.
Ellerim uyuştu, sana söz yetmedi.
Ben yazdım, kanadım; sen okumadın.
Yalnızlıklarımı koydum ceplerime ve devam ettim ;sana yolcuydum.
Yolumu sende kaybetmiştim.
Sayfalar yetmeyecekti biliyorum.
Yaz yaz tükenmiyordun.
Her harfte kelimelerce sen olurken, ben imlası bozuk bir düş oluyordum.
Bir yağmur davetinde ıslanıyor sayfalar.
Alıp götürüyor tüm harflerimi..
Mürekkebi ellerine bulaşmış birinin iç kanamalı yazdıkları oluyorum, soluyorum, okunmuyorum.
Ayaza vurmuş bir hayata göç değiyor.
Gidiyorum, yazdıkça gidiyorum.
Razıyım sonuma; gözlerimin ardındaki seni koyup karşıma gidiyorum.
Ve ben noktasını kaybetmiş, son sözü yitirilmiş bir yazı oluyorum.
Sayfa sayfa sana düşüyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder