29 Ocak 2009 Perşembe

Şimdi Son Olsun..

İçim Acıyor..
Geçer , Geçer Elbette. Ya Hiç ummadığım bir yerde yeniden sızlamaya başlarsa ?




Tadımdın..
Acımdın..

Haydi şimdi son olsun.
Senle doğmayan ben , senle ölmeyeyim.. Al acımı giderken.. Ver tadımı silerken..
Ah gönül.. Akıt içine bu sancıyı..!
Hak ettin ! Yan için için..
Bir gece bir anlık nefese verirken geleceğimi tıkamamalıydım hayata bu kadar kulaklarımı..
“Seveceksem şimdi sevmeliyim” demekle yürümezmiş hayat anladım..

Haydi şimdi son olsun..
Kapayayım gözlerimi sıkıca. Çarp kapıyı çık git.! Sağır olayım , gelişlerini duymadım gitti diyeyim.. Kör olayım gözyaşlarını görmedim üzüldü diyeyim..
Ah gönül. Bat yalana..
Hak ettin.. Yan için için..
Bir gülüşe kurban olurken kapamalıydım hayata bu kadar gözlerimi..
“Sen ol Yeter bana” demekle var olunmazmış anladım..

Bu son içtiğim kadeh olsun şerefine yada şerefsizliğine..
Bu son gözyaşı , son sancı olsun..
Sevmiyorum işte.. Sevmiyorum..
Ah gönül bu kendine son yalanın olsun..

Yok bir bedel daha ödeyecek dermanım.. Yorgunum.. Sana bile sarılamayacak kadar çok yorgun.. Bedenim kan revan içinde. Ruhumda bir sahipsizlik..
Biri gelsin tutsun elimden diye öylece bekliyorum en olmaz yerde. En görülmeyecek yerde.

Yeniden başlasın diyecek kadar yok işte gücüm..
Bir şeyler başlayacaksa yeniden ne olursun bu biz olmayalım..
Bir son daha mı.. Tükenirim bu defa.
O zaman annemin kokusu bile sarmaz sensizliği..
Babamın geçicek demesi bile ferahlatmaz içimi..

Haydi şimdi son olsun..
Sen sessizce git içimden..
Ben anlatırım yokluğunu yüreğime uygun bir dille..


Bunca Yıl Herkesden Kaçtın
En Sonunda Buldum Sandın..
Ansızın İçini Açtın Yapma Dedim
Yaptın Gönül..

Kaç Kez !

" Kaç kez kimlik değiştirdim seni sevebilmek için.. "

Kaç kez yitirdim kendimi.. Kaç kez kayboldum, kaç kez sende buldum, kaç kez durdum.. Unuttum! Bölündüğüm ruhların sayısını unuttum!

Seni sevmek 'çok' olmayı gerektiriyordu; oldum!

Bazen öylesine inatçı, seni sevebilmek için.. Sana direnmek için.. Bölünen kimliğim.. Lime lime olmuş hiçliğim..

Bazen suskun, bazen hırçın, bazen durgun, bazen de solgun ama hep sende..

Yitirdim kendimi dün gece.. Bir de baktım ki, yoktum!

ben sandığım ruhların, ve bazen bedenlerin hiç biri ben değildim..

ben neredeyim? sen neredeydin..?

ahh kimbilir kaç kez öldüm, yeniden doğdum, baştan başladım, aşktan başladım..

saymadım.. sana yetişmeye çalışırken kendimin gerisinde kaldım..

artık yokum! seni sevmek için başka bir kostüm giyinmeye gidiyorum şimdi, daha az iç kan(a)ması daha çok direnci olan.. yeni bir ruh alacağım dolaptan.. fazla uzun sürmez merak etme, birazdan yanında olurum..

bu kaç mı oldu? sorma! unuttum..
yorulmadım! yılmadım.. seni sevmek için, kendimi içimden uğurladım.. bekle, yol[un]dayım..

Beni Sende Unuttular

"Bir fırtına tuttu bizi deryaya kardı
O bizim kavuşmalarımız a yarim mahşere kaldı."

Yüreğim yara yara
Kabukları ağırlık yapıyor duygularıma.


...


Ve ben
Onca takatsizliğimle,
Hüzünleri yara yara,
Yaramadım mutluluğa!

Dahası;
Beni sende unuttu düşlerim.

Suya uzansam
Dinmez susuzluğum.
Susuzum, çünkü susun Derya'da...

Üşüyorum
İşgal altındayken varlığım yalnızlığımca.


Çoğalamam senden öte,
Beni sende unuttu düşlerim.

Gün yaslarken başını ağırdan gecenin koynuna,
Nefesimi nefesine yaslayasım gelir,
Üzerime yığılmış dağ gibi hüzün,
Yaş, bir olur yasla,
Gözlerime gelir, yanaklarımda diridir.

Görenin,
Katlin katilini sorası gelir.
Katledilen gülüşlerim/heveslerim/düşlerim.

Lime lime edilmiştir aşk bildiğimiz,
/Zamana yenik/
Dün geçmiş,
Yarın imkansızken.

Avuntu içindeki diller,
Bilmeyen eller...
Derler "gelir"

Oysa,
Sen beni, bende unuttun.
Beni sende unuttu düşlerim.
S/Bensizim.

Biz


ERKEK:

geliyorum diyorum gidiyorum
seviyorum diyorum ayrılıyorum
zaman mı yoksa ben mi geriye ilerliyorum
ellerim küçülüyor
yüreğim temizleşiyor
kirimi yıkayan yağmurlar daha çok yağıyor
karmaşamı attım
teninde gözlerim açılıyor
gözeneklerim açılıyor
nefes alıyorum
işte bu yüzden huzurluyum huzurunda...

KADIN:

tenim titretiyor dokunuşlarında
gözlerim gözlerinde can buluyor
yaşam yeniden dönüyor
en güzel haliyle
ben geldim diyip gülümseyerek.
alıyorum yaşamı içeriye
evimin en güzel odasına buyur ederek
sonra sen gidiyorsun
biliyorum yine geleceksin
bizi merak etme ben en güzel misafirimle ilgilenirim
sen gelene kadar
merak etme sen
biz idare ederiz yaşamla
biraz daha huzur biriktiririz
yeniden geldiğin de sana vermek üzere..

Sende Kalmış

Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.

Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.

Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan hallerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış.

Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam,
Avunabilmek için bir tavla atıyorsam,
Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam,
Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış.

Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok.
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok.
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok.
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.

Sende kalmış umudum, saadet çağım sende,
Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende,
Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende,
Can diyorum sana,can kafesim sende kalmış.

Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa,
Sanki her noksanımı mecburum itirafa,
Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa
Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış.

Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek,
Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek,
Kelime-i şahadet getirmem için gerek,
Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış.

Cemal Safi

26 Ocak 2009 Pazartesi

Hiç İyi Değilim..

iyi değilim aşkım;
umutsuzca uyanıyorum sabahları..
güneş yüzüme vurdukça daha bir karanlık oluyor günlerim.
kahvaltı saatlerimi hep kaçırıyorum.bilirsin sigara iştahımı kesiyor..

öyle pek özenmiyorum üstüme başıma..ne geçerse elime giyiyorum.
sen yoksun ya "güzel görünüyorsun" demesinler istiyorum..

yine en arka koltuğunda oturuyorum minibüsün yine camda oluyor gözlerim..
sen tutmuyorsun ya elimi cebimden hiç çıkartmıyorum..

iyi değilim aşkım;
herkes sana benziyor sanki.."saçı az daha kısa olsa biraz daha içten gülse.." daha çok benzeyecek olanları ayırıyorum.yoksun ya yokluğun da yepyeni senler arıyorum..

en zor geceler oluyor. izlediğimizi izlemiyorum, senin uyuduğun saatlerde uyumuyorum. olur ya bir rüyada karşılaşma ihtimali?

iyi değilim aşkım;
unutuyor gibi yapıyorum. biriken yaralarımı acıtmasınlar diye
hiç kanatmıyorum.seni de kan tutardı hani..bak görüyorsun bunu bile hatırlamıyorum..

iyi değilim aşkım;
atık şiirlerimde yok süslü kelimelerle sana seslenecek. adının geçmediği cümlede O GİTTİ diyerek, sevgiyi anlatmak çok zor oluyor çünkü. kağıda kaleme dokununca kömür değil, gözyaşım dökülüyor ya, ziyan oluyor sayfalarım?

bir de pazar günleri var tabi.hiç buluşmadığımız bir yerde hiç bilmediğin bir saatte seni bekliyorum. gelmen pekte anlam ifade etmiyor. ben seni beklemeyi hala çok seviyorum?

iyi değilim aşkım..
daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi, daha çok sabretmeyi öğrendim.
sayısız yalanlarla "çok özledim" seni demeyecek kadar.. yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı. kimseyi almıyoruz aramıza..bak benden başka sen, senden başkada düşüncem yok satırlarımda..
iyi değilim aşkım..
hiç iyi değilim..
bu saatten sonra sana "dön" mü yoksa "hoşça kal" mı demeliyim??

Renk

Mavisin içinde asiliğin gizlendiği
Eflatundur esasında gülüşlerin


Moru çok seversin
Düşlerinin rengidir erguvan


Üzgün ve hüzünlüsündür
Siyaha çalar mateminin ağıtları


Kaçışlarında gizlidir turkuaz
Dönüşlerin hep kırmızı


Yalanların toz pembe
Masumiyetinde gizlidir beyaz
Gözlerinin derinliğinde saklı yeşil


Gel biraz mavi al yanına ruhuna asilik kat
Sarı bir çicek kopar dalından
Dönüşünün kırmızılığı yansısın suretine


Siyah bir elbise giy
İçinde yeşil bakışların

Düşlerin rengi olsun kucağında
Masumiyetinin beyazlığı ile gel


Binbir renkte yansımaların
Bana rengimi sorma
Seni sevdikçe anlamlanıyor renklerim

Öyle Gel Ki..

Gel ki
Uyansın papatya kokulu sevinçler
Uyansın buzların altında kalan neşeler
Zorlu bir esaretin, özgür çocuğu eyle yüreğimi
Bir şair canlansın yanmış şiirlerin küllerinden
Öyle gel ki, ben “şair-i Anka” olayım
Gökyüzüm sen ol

Gel ki
Bir deli tay gibi şaha kalksın yüreğim
Sıkıca kavra koşumlarını, vur en dik yamaçlara
Vur ki varsın koşmanın tadına
Gelirsen, yorgunluk ne ki?
O dur dese de sen durma
Öyle gel ki, anlatma, sorma
Ruh yüzüm sen ol

Gel ki
Canlansın ölmeye yüz tutan menekşeler
Canlansın göğün solan renkleri
Gel ki seninle dolsun hepsinin ilikleri.
Yağmursuz belirsin gökkuşakları
Güneş gözlerime, gözlerim yıldızlara kardeş olsun
Öyle gel ki suskunluklar kahrolsun
Avazım sen ol

Gel ki
Yıkılsın bütün avuntu çıkmazları
Gülümsesin içimde ki ağlayan çocuk
Gülüşü, hüzün sarmış akşamsefalarına dokunsun
Akşama, sabaha neşe saçsın
Olmaz deme sakın
Öyle gel ki, gelişin bütün kapıları açsın
Can özüm sen ol

Gel ki
Gelmez diyenlerin gözlerine bakıp
Bütün inançsızlıkları yıkayım
Sussun bütün vesveseler
Yüreğimde gizlediklerim görünsün
Öyle gel ki aydınlık yücelsin; karanlıklar sürünsün
Beyazım sen ol

Öyle gel ki
Gökyüzüm sen ol
Öyle gel ki
Ruh yüzüm sen ol
Öyle gel ki
Avazım sen ol
Öyle gel ki
Beyazım sen ol
Öyle gel ki dönüşü olmasın

Sevgilim..


Bir bebeğin masum bakışlarında saklıydı benim hayatım
Görebilseydin anlardın beni
Gerçek mi, yalan mı, düş mü, sahte mi bilmeden
Sorgulamadan, hesapsızca sevdim ben seni
İmkansızlıktı senin adın
Oysa sen benim nefesimdin
Gözyaşlarımdaki umutsuzluksa eserin
Hiç mi sevemedin bu koca yüreği
Bir gülüşünde gizliydi hayallerim


Bu bebek öldümü sevgilimm?

25 Ocak 2009 Pazar

Med-Cezirler..

Nerede biter bu kendi içine sürgünlük..

Hayat hadi gem vur düşlerime..


Her ne kadar kül ateşin rengini örtse de, altta kızıllaşan kor, sıcaklığını daha çok hissettirmekte...
Ve ateş dışarı yansımadığı için midir bilinmez, kendi kendine daha da şiddetli yakmada ve eritmede.

...

Tek perdelik bir oyundu belki de planladığımız ya da küçük bir roldü hayat oyununda oynadığımız.
Hiç birimiz bilemedik bu rollerin hayatımız olacağını,
bu oyunu bir ömür hiç unutmayacağımızı...

...

Bilemedik !
Yağlı boya resimlerine benzemez geceler içimizde...


Gitme!
İçime sığmayan bir gariplik var bu gece...



Hem nasıl bir son yakışırdı..
Zamanımızı, düşlerimizi,sessizliklerimizi emanet ettıklerimize...
Nasıl bir "dur" yakışırdı..
Oysa hiçde "gitme/kal"lara aşina değildik.

Sesimiz arda kalmışlıklara hep kısıktı bu yüzden
Elsiz ceplerimiz vardı her soğuk kış akşamına..
Ve biraz da geç kalınmışlıklarımız işte..

Mürekkep uçarken yazının ruhundan
"o"da gitti..
Ters ayaklı cüceleri../mor doğları ve devleri söküp düşlerimden..
gitti..

Biraz eksilterek beni..
birazda toz bırakarak yakamda..
sessiz harflerimi ve devrik cümlelerimi sahiplenerek gitti..

sustum/erteledim/kuruttum kelimeleri..
ben olduğum yerde beklerken../zaman durmadı, ardındaki rüzgara katıştırarak beni geçti ömrümün silik pencerelerinden..

Evet../ben beklerlen../zaman geçti..

Yüreğime ve aklıma gidip, yaptığımın doğru olup olmadığını sordum...
Birbirlerini suçladılar..
Beni anlamalarını beklemem hataydı..
Anlamadılar...


İplerim vardı beni yere bağlayan..
İplerim..
Ayakta kalmamı sağlayan..
Burda tutan..
Koptular...

Bensiz hesapların ortasında buldum kendimi...
Alışık değildim oysa...
Yitirdiklerim bu kadar çok olmamalıydı işte!!!

Hiç alışmamış gibi; vedalara hep aşinaymış gibi umursamadım...
Umursamadım..
Kayb'ettiklerimi hiç kazanamamamıştım belki...
Belki ondan...
Ne çok mumlarım söndü...
Ne çok karanlıkta bıraktınız...

Akıp gider mi bu su yolu böyle..

Ben takılıp ucuna sürüklenir miyim..

Nasıl bir veda yakışırdı d(gül)üşlerimi harcadığım bu aşk'a

(...)

Kalemi mi bıraktım olduğu yere...

Olması gerektiği gibi mi bu son... ?

(...)

Olmaz bilirim...
Sonlar hiç gerektiği gibi olamadı...
Ve yakışmadı yüzümüze bu buruk vedalar

şimdi,
Nefes almak zamansızlığın zamana bıraktığı acımasız bir telaş gibi...
Oysa ümitlerim vardı...
Bu dünyanın faniliğini bir kere daha çarptı yüzüme tokat misali.

şimdi ruhunu soyunan çokluğumuzu atıp gitmek için, başka bir düş peşindeyim..

"Hadi! düş peşime"

Sevda Kuponu

1.

ateşi düşle
kor gözlerinin sisidir
ve yanan iki çift yürek
aşkın çırpınışında
lal masalları değildir sözcükler
aşkın özgeçmişinde
ne Leyla susar
Ne Mecnun vazgeçer çölden

2.

kırılmış notlar kadar
üzgün değildir hiç kimse
çifte su veriliyor artık çelik hasretlere
bir yanı sensin gecenin
bir yanı benim

adını efkarla bir tutuyorum
hüviyetin kırmızı kaplı

3.

bu dalga hangi denizin doğruluşudur
kayaların yada kumsalların gergefine
ürperti imbatlar esiyor ve ay artık kentlerde bir iğne
yüreklere ansızın sokuluyor

4.

merhametsiz saatler oyalıyor trenleri
bir toprak parçasına bağlanmıyor çaputlar
dilek ağaçları dilenmekten yorgun
ve hasretler yüklenmiş bütün sevmeler
yinede umut çevirisidir bütün sözcükler
acıyor ama sevmek nafile değil
aşkın özgeçmişinde böyle yazıyor


5.

aralanan perdeler var bu kentte
bazen camda sahne alıyor rüzgar
bazen buğunun çetrefili isli harflerin kalıntısı
herkes sevebiliyor
ama kimse sonsuzluğun uçurumunda
ömür tüketemiyor
bunun için hala her şiirde
Leyla Mecnun’u
Mecnun Leyla’yı arıyor

Çöl bir ayraç gibi sevdaları ortadan bölüyor
Bir yanı sahra sensizliği
Bir yanı fırtınam

6.

dağa eteklerini giydir
bahar aklımı alıyor
düşlerim her gece seninle yatıyor
ve yeni düşler doğuyor sensizlik
-ki hepsinin karnı aç ve sevda kemiriyor

düş çocuklarıma iyi bak
hiç bir çocuk öksüzken gülmüyor


7.

dizginsiz koşarsa zamanın atları
süvarileri gün solgunu
kumrular dam vurgunu
bülbüller feryat güllerinin dul kalmış yorgunluğu
kopar hadi içimde biriken hasretin ilk kuponunu
bu kimsenin bilmediği bir sevdanın
evcilik oyunu

kuponları sakla
birleştirince gözlerim çıkıyor ortaya

Yeni Başlayanlar İçin Aşk..

Kadın saçlarını göğe bağladı, seni seviyorum
En keskin yerleri ağzında iki parça, seni seviyorum
Sonra kısrak sesleri ve dilimde bir yara
Çok kişiyiz en azından, seni seviyorum
Sokakların içinden ve bir şeylerin dışında
Şurama bir gül batıyor tam şurama
Kaç kişiyiz, kaç kişi bal dökecek yarama
Seni böyle seviyorum, şurama bir şey katıyor


Akasyalar diyorum, izmire yabancı bir rüzgar sonbahar
Sonra masada dantel işlemeli yüzün
Bardakların kırılmış renginde kanayan ruj izi
Çok fena ağlıyor, çok fena, çok fena birisi
Nereme sorsam bir elma, çok fena
Kan diyor: “aşk yeni başlayanlar için fırtına”


En çok böyle seviyorum seni, kesik bir portakalda
Okul şarkılarında ve kadınlığını öven kadınlarda
Bir şey batıyor şurama bir şey mesela
Türkçesini arıyorum sustuklarının konuştukça
Yamalı bir sözcük oluyor kalbim
Kadınlığını göğe bağlıyor biri, gök bağırıyor:

“Böyle seviyorum kuşları, böyle çok fena”

Ucu Yanmış Yarınlar..

Hani tam kazandım dersin ya mutluluğu...
ÖyLe sandım.
Kaybettim!
Seni ve sana dair her şeyi...

Ucu yırtık hayallerim vardı oysa.
Uçuk mavi hayallerim!

Susma!
Sil at bir köşeye sevdaları.
Susma!
Gün batımına göm anıları.
Sev[m]iyorum de!
Bugünlerim sen[siz] de!

Olmuyor sevgilim.
Bu son dedikçe sonum oluyor.
Git adım adım hayallerimden.

[SenLi sensiz cümLeLere sustuRdum diLimi... ]
"...uCu yanmıŞ yaRınLara emanetimSin..."

22 Ocak 2009 Perşembe

Aşktan Korkmamalıydın..

Aşktan korkmamalıydın, kaçmamalıydın… Biliyormusun veda ederken bana söylediğin hiçbir söze inanmadım, yalandı hepsi biliyorum kocaman bir yalan, seni benden ayıran anlamsız korkularındı benim sana olan aşkım korkutmuştu seni, böylesine sevilmekten korktun gittin benden şimdi elimde gri kaldı düşlerim…
Seni seviyordum ve sana daha da bağlanmamdan korktun belki de, ama unuttuğun bişey vardı ben seni tanıdığım günden beri sendeyim….

Şimdi yanımda olmasanda ne farkedecek ki kokunu bırakmadın mı son kez mabedime? Odamda herşeyi seni hatırlatıyor ve yürüdüğümüz sokaklar…Nereye baksam şimdi seni görüyorum hatıralarımızı miras bıraktın bana, benden sana kalan ise tutkulu dokunuşlar… Hatırla minübüse bindiğimizde hani hep yanyana otururduk sen bana kızardın durduk yere, sonra bozuk para tartışması yapardık gülerek..
Ve şimdi minübüse her bindiğinde aklına ben gelecegim sende unutamayacaksın beni…


Kolay olmayacak ne benim için, ne senin için gece yattığında düşlerinde olacagım ve telefonunu eline alırken aklına gelecegim Önce sabahları belli olacak yokluğum; bekleyeceksin “günaydın canım” mesajlarını ama gelmeyecek kimse benim gibi değer vermeyecek sana, sende biliyorsun ne çılgınlıklar yaptım uğruna hepsini düşüneceksin, az şey yaşamadık biz öyle kolay olmayacak sende unutamayacaksın beni….


Hani olur ya bir gün dönmek istersen ,dahası aşka olan korkunu yenersen ben hep elimi bıraktığın yerdeyim, içimde seni böyle sevip ölümsüzlüştürmüşken başka bir yüreğe konmayacak yüreğim…

...Ve Aşk İncitti

Aşk...incitir (sebebi(m) sensin...)
Yok yok,sen değilsin acıt(y)an,bizzat benim.
Kendi halim,birbaşımalığım ve ben,
yalnızca ben...

(Sevmem zamansızdı. Acımak,tam da zamanını buldu...)

Gülüşlerim öksüz,yetim...kimsesiz işte. (herşeyim(miy)din)
Oysa kendime yeterdim ben eskiden.
Tek başıma yapardım kahvaltımı,çıkardım dışarı,gez-dolaş...
Yalnız uyurdum geceleri,yatak dar bile gelirdi...
Hep tektim,hep bendim. Ya şimdi...?
(tammışım gibi...eksikmişim,nerden bileyim...)

Biletsiz yolcuydun içimdeki seferde,ve ben sevmezdim eksiği olanları,
eksiği bi bilet dahi olsa...
İşte herşey aşk kitabına uyuyordu...Zamansızdı,bir andaydı,eksiği-fazlası önemsizdi,
tek gereken sevgiydi...


Bir kadın ve bir adam...
Kadın mağrurdu,adam güvenilir (mi?)
Kadın korkaktı,adam alabildiğine cesur
Ve kadın kan(a)dı,adam kadının gözyaşına takılıkaldı...ilelebet!


Acı dile geldi,sustu(m)
Yetmedi,kan kustu(m)
Oysa kadın yemin etmişti,bir daha sevmeyecekti
Sırf aşk kitabı doğrulansın diye,yolcu biletsiz olsa bile,
eksik bir sevdayı yalnızlığa tercih etti(m)...

Ve aşk incitti...(pişman değilim)

Aşkı yazarken bazen ellerim acıyor…Tıpkı yüreğim gibi…

Aşkı yazarken bazen ellerim acıyor…Tıpkı yüreğim gibi…

Kaçtıkça o beni kovalıyor.”Bir daha aşka dair yazmayacağım!Bana aşkı yazdırmayın!” diye düşünsemde,ya aşk beni buluyor,ya da aşıklar.Ya aşk vuruyor yüreğime yada yüreğimde aşk acıyor…

Bu sefer ”aşk cinayetleri” başlıklı haberler takıldı gözlerime ve yüreğime.Neredeyse hergün gazete köşelerine yansıyor aşk cinayetleri.Yazık…Hem kızıyorum hem üzülüyorum.Aşkından intihar edenlere de katil olanlara da… Ölenlere de kalanlara da…Yakanlara da yananlara da…

Aşk zehir olmamalı…Aşk gibi bir duyguyla ”cinayet” gibi bir kavram yanyana yakıştırılmamalı..

Sevdiğinin canını alan bir insanın sevgisine kim inanabilir?Evladını boğarak öldüren bir annenin sevgisi ne kadar sevgi ise,aşk cinayeti de o kadar aşk tır…

Aşk su gibi hayat vermeli insana.Ama zehir oluyor bazılarına!…Neden?
Ne yaşamayı öğretebiliyoruz,ne de sevmeyi…
Ne mutluluğu anlatabildik,ne de imtihanı…
Ne hayatı anlatabiliyoruz.ne de ölümü…

Anlayacağınız şudur ki;kavuşmak için sevilmez!!!…Bilmelisiniz ki ”kavuşmak” kadar ”özlemek” de güzeldir.Kimbilir belki ”aşkın kendisi” kavuşmaktan daha güzeldir?
Ve şunu asla unutmayın!
Kulak verin bu sese
Aşk bilekte yaşanmaz,yürekte yaşanır..

Yürekte yaşanan aşk,kavuşamadığını kırmaz…Kıramaz…Çünkü kıyamaz
”Mangal gibi yürek”derler ya…”Aşk”içinde mangal gibi bir yürek lazım,yumruk olmuş bir bilek değil!!!

Aşk’a dair yazmayacaktım ama yinede yazdım.Aşk yazılacak bir duygu değil.Yazılamaz,yaşanır.Aşkı yazmakta zor,yaşamakta…
Allah yaşayanlara sabır versin.

Aşkı yazarken bazen ellerim acıyor…Tıpkı yüreğim gibi…

Farzet Hiç Ayrılmadık..

Farzet hiç ayrılmadık
Gözümde tütüyor
Gözümü tütsülüyorsun hala
Hep birlikteyiz sanki
Seninle ben ve DÜNYA..


CAN YÜCEL

21 Ocak 2009 Çarşamba

Seni Düşündüm Ağladım Bitanem

bugünde ağladım..... farkında olmadan
andım eski günleri andım ağladım bitanem....
nasıl özlemişim nasıl sevmişim seni...
düşünüp durdum eski günleri göz yaşı döktüm ağladım bitanem....

acıtıp gittikten sonra ellerim hiç böyle üşümedi....
sarılacak ne kolum kaldı nede dalım....
içimi yakan sözlerin değildi, gözlerindi...
düşündüm seni ve bizi yine ağladım bitanem....

uyku tutmadı bu gece de yandı kül oldu bedenim...
hasretinmiydi yakan beni yoksa içimi acıtan sözlerin mi...
yaktım sigarımı çektim ta içlerime...
içtim içtim yine ağladım bitanem.....

Haydi Dön..

Müziğin sesiyle yüreğimde sızıyla uyanıyorum sızıpda daldığım uykumdan..
Radyodan gelen şarkının sözleri daha da arttırıyor içimin sızısını..

Hatırla o sabah uyandığımda yoktun yanımda
Yalnızca bir gün ışığı kollarımda
Bir başıma ben yokluğunla
Kalmıştım yıllar sonra...


Gözlerimi açtığımda beni izlerken bulurdum seni..Hemen öpücüklere boğar,teşekkür ederdin bir sabah daha gözlerimi yanında açtığım için..
Ani,ürkek,sıçrayışlarla uyanırdın düşlerinden,başını göğsüme saklar,sımsıkı sarılır,derin bir oh çeker "gitmemişsin" derdin..

Uykunun bölünmesine üzülür,beni bu kadar sevdiğin ve kaybetmekten korktuğun için sevinir,saçlarını okşayarak hazırlardım seni yeni bi rüyaya...

Mevsimler geçti,takvimler değişti ben hala,böylesine sevip,sevilirken bir sabah aniden seni benden koparan,bizi birbirimizden ayıran sebep neydi? sorusuna cevap arıyorum..

Hiç bir şey söylemeden,göz yaşlarımızı dindiremediğimizden veda bile edemeden...gidiverdin...

Hatırla o gidiş yakışır mı hiç bizim sevdamıza
Yalnızca gül dikeni dudaklarımızda
Bir esirim ben yokluğunda
Dön gel bana.. Dön gel bana...

Dur..Gitme..Kal..bile diyemeden gidiverdin..

Öyle ani,öyle ansız ve zamansızdı ki gidişin ne olduğunu bile anlayamadım..

Hani derler ya "kendimden çok güvenirim" diye..işte bende öyle kendimden çok güvenirdim sana..bitmeyeceğine,gitmeyeceğine..

Hatırla bu sevda dolu dizgin nasıl yaşandı çılgınca
Mümkün değil yaşayamam ayrı kalınca
Bir başıma ben alışamam yokluğuna
Yazık bana..
Yazık bana..


Her ne sebepten olursa olsun gidişin,kal diyemedim belki ama dön lütfen..

Gücüm kalmadı tek bir sabah daha sensizliğe uyanmaya..

Dön de dönmeye başlasın tekrar dünyam..

Haydi dön tut elimi istiyorum tut tut yeniden
Haydi dön bıraktığın yerde bekleyeceğim ben
Haydi dön, dön lütfen, dön lütfen..

-Bâd Bân-

Güzel adamsın vesselam
Gölgesine hayran olunacak kadar güzel
Aşkı katalog çekimi gibi yaşamasaydın başaracaktın
Aynalarla uyumasaydın bize alışacaktın
Sen kalbini bile makyajlamıştın

Ama ben sana söyledim
Yanık kokar benim tenim diye
Kül rengi oldu ela gözlerim diye söyledim
Sanırım sen kendini seyrederken dinlemedin

Ziyanı yok
Zaten olmaz bâd bân
Seninle benden biz olmaz
Ben sana en başında söyledim



Bâd Bân = Hafif Ruhlu Adam

UMUTSUZCA !!

Elimden gidenlere yanıyorumda
Peki ya...! Hayatıma girenler ansızın?
Sorgusuz sualsiz hayatımdan gidenlere ne demeli şimdi?
Düşündükçe beynimi kemiren geçmişim ve yaşananlar
Peki ya...! Ne yapmalı şimdi gelecek için?

19 Ocak 2009 Pazartesi

Dünaydın Sevgilim..

Yoksul bir akşamdı kabul et.

Bilirsin işte dövüşen mevsimlerin rüzgarlarıyız. Yalvarışlar sefillik, vazgeçememek aptallık. Hiç olmamışlığımız ise nadide bir masa süsü şimdilerde.

Saygısız bir seyirdeyim pencere kenarında. Bilincim hayalinin her anını yakalamakla meşgul. Olana bitene ise anlam vermek çok zor. Seni düşüneyim de ellerim üşüsün mümkün değil. Arkadan arkadan anlatıyorsun seni katre katre yakanları. Sen yandın, yanıyorsun.

Mükemmel olmalı bu gece, sana yardımcı olmalıyım. Dinliyorum seni ödünç aldığım can kulağıyla. En uğrak durağıyken kayboluşların ve hiç varolmamışken ben, sana gölgelerin dahi mavi olduğu bu yoksul akşamda varolmayı tarif edeceğim.

Odanın ışığını rica edeceğim senden
Karanlık can sıkıntısı
Büyük sıkıntı

Yıllar önce seni beyazlatan eşini anımsatsa da bu loş hava, sana 4/4'lük bir ayrılık şarkısı ezberleteceğim bu gece. O'nu her aklına getirdiğinde genizden söyle diye...

Günahların ortak sevapların hiç olmadığı bu gece biraz daha karanlık. Ayyuka çıktı artık tüm geçmişin. Anlatıyorsun yine biraz biraz. Beş ay diyorsun, önce diyorsun, yine sevdim diyorsun. Bense hali hazırda bir yığıntıyı seyirdeyim hala. Ama bu geceyi unutmaman için, bu geceyi en mükemmel gece olarak anman için elimden geleni yapıyorum. Yardım ediyorum sana...

"... bunları sana anlatmamalıydım belki..." diye sürüp giden cümlen geceyi noktalıyor. Işığı rica ediyorum tekrardan. Bu sefer karanlığa gömülmek daha güzel. Sağlamanı yaptım ben.

"Hiç olmamışlığımız + olma ihtimalimiz / anlattıkların = sensizliğin tam ortası"

Şimdi uyumalısın
Uyanmamazlık etme sakın
Birazdan güneş doğar
Gün biter
Uzar gider hayaller
Ben güneşi karşıladım
Hem gün aydınlandı
Hem dün

Dünaydın sevgilim...

İrfan Kurudirek

Dilden Yüreğe...

Aynı kaderleri farklı karelerde yaşamak...

Belki de...
Kelimelerde ne kadar bölünürsek bölünelim
Hep aynı şarkının notasında kalırız...

Söylesekte
Söylemesekte...


Bazen öyle biri girerki hayatına bıraktıgı izi sen bile anlayamazsın...
Titreyen bedeninle donuk gözlerle bakarsın sadece...
Bazen konuşmaya bile gücün yetmez, yaşadıgını unutturur sana, ama o nefes aldırır...
Dokunmak istersin ama elin gitmez yapamazsın, korkarsın...
En kötüsüde hiç olmayacağını bilmektir, gidenin gelmeyeceğini bilmek...
Savaşmaya çalışırsın yokluğuyla, kazandığınsa sadece yokluğuyla yaşamaya alışmak olur...


Gider de -bırakabilirsin onu sen de: yaşamının anlamını... Zaten yitik ....

Onu bırakırsan ; o da dönmezse sana; yitirirsen onu, kapkara bir duman kaplar yaşamını: artık, gerçekten isteyebilirsin sonu, sonucu, sonunu -yokluğu..

Sen Hiç Aşık Olmadın Mı Ki ?

kendimi koyacak yer bulamıyorum dünyada
bazen bir sahilde buluyorum kendimi
bazen de pencerelerde
içimde anlamsız bir telaş var
sanki yetişmeyecek işler var
rotasından çıkmış uçak gibi
nereye gittiğim belli değil
ama biliyorum
hangi yönden gitsem
varacağım yer aynı
bir çift göz...

aşkgezer oldum senden sonra
kendimi her kaybedişimde
sende buluyorum kendimi
bekleyişlerimi
sevinçlerimi
gülüşlerimi...

sudan çıkmış balık gibiyim
yalnızlıktan çıktı kalbim
bu telaş ondan olsa gerek
anlayış göster lütfen
her gördüğümde elim ayağım dolandığı zaman
ne var sanki
sen hiç aşık olmadın mı ki...

Yıldız Kayıyor..

Yüreğimde kalanlarla boğuşuyorum şimdi..
-Kırıklar, kırılganlıklar-
Tam bu sefer oldu diyorum,
Başka yerinden atıyor dikişlerim!!
- Beceremiyorum!! -
"Yama" işte...
Tutar mı orjinalin yerini..?
Hem yetenek de lazım,
Ben terzi değilim ki!!!

Zaman geçiyor,
Yaram geçmiyor..
Az kaldı başarıcam diyorum!
Yüreğim beni dinlemiyor,
Artık çok geç,
- Vazgeç- diyor..
Tam vazgeçiyorum,
Kayan yıldız gözüme takılıyor..
Bir dilek,
Bir şans daha diyorum..
- Vazgeçiyorum!!! -
Vazgeçmekten...



Sonra hikaye başa sarıyor...
Kırıklar tekrar bir bir batmaya başlıyor!
Rüyanın bittiğini anlıyorum!
Başlıyorum yeniden onarmaya...
- Olmuyor, olmuyor, olmuyor -
Hala yamalar tutmuyor!!!
Sancıyor yine en içerilerim.
Tekrar ses veriyor yüreğim;
- Vazgeç!! -
Tam hazırlıyorum kedimi,
Bir yıldız daha...

Yasaklıyorum kendime gökyüzünü...
Bakma artık yıldızlara diyorum.
Zaman geçiyor yeniden,
Yıldızsız yaşamaya..
- Alışıyorum -
Topluyorum yine kırılanları.
Bu sefer tutacak yamalarım diyorum!
- Tutacak -
Başlıyorum bir bir birleştirmeye...
Az kalıyor,
Bitmek üzere diyorum!
Son dikişteyim,
- Geçicek - diyorum..
Tamamdır,
İğneyi, ipliği kaldırıyorum...

- Arkamdan bir ses yükseliyor... -


aaa bak yıldız kaydı...

11 Ocak 2009 Pazar

İmlası Bozuk Bir Düş Oluyorum!

Boş bir sayfa gibi ömrümde yazılmayı bekliyordun.
Yazdıkça bitmeyen ;ya da bittikçe daha çok yazılan.
Acıdıkça kanayan bir masaldın bende, ömrüme susuşlar dağıtan.
Ben sana harf harf çoğalırken , sen susardın.
Sen sustukça ben kırık kelimelere, sonu olmayan cümlelere başlardım.
Yazdıkça acırdın bende, acıdıkça daha çok yazardım seni…


Haykırışlar biriktirirdim, her kelimede sana düşerdim.
Limanım noktasız sözler olurdu, ben sustukça kalemim sana çoğalır,sana ağlar ve sende can yitiği olurdu.
Yürek mürekkebim tükendikçe acırdı içim.
Hüzünlere sarılıp sana ağlardım, sana yazardım.
Yazdıkça daha çok kanardım.

Parmak uçlarım kan lekesi bir yaşamdan seni koparırdı.


Gece karanlığında kör adımlara sordum seni.Bende değilsen neredeydin ki…
Yamaçlara çarpan gözlerimi senden koparmak en zor cümleydi.
Yaz yaz bitmedi.
Harflerin benden intikamıydı bu ; yakama yapışan suretine inat yazacaktım !
Yazmalıydım.
Ama sonunu asla bulamadım.
Soru işaretleri vardı içimde, cevabı dipsiz kuyulara gömülü…
Ünlemlerim vardı sana, içime düşüşlerimde büyüttüğüm.
Ve her durakta sana virgüllerce üşüdüğüm…



Sana ‘söz’ dedim; sözden öte gönülde bitmemiştin.
Ellerim uyuştu, sana söz yetmedi.
Ben yazdım, kanadım; sen okumadın.
Yalnızlıklarımı koydum ceplerime ve devam ettim ;sana yolcuydum.
Yolumu sende kaybetmiştim.



Sayfalar yetmeyecekti biliyorum.
Yaz yaz tükenmiyordun.
Her harfte kelimelerce sen olurken, ben imlası bozuk bir düş oluyordum.
Bir yağmur davetinde ıslanıyor sayfalar.
Alıp götürüyor tüm harflerimi..
Mürekkebi ellerine bulaşmış birinin iç kanamalı yazdıkları oluyorum, soluyorum, okunmuyorum.


Ayaza vurmuş bir hayata göç değiyor.
Gidiyorum, yazdıkça gidiyorum.
Razıyım sonuma; gözlerimin ardındaki seni koyup karşıma gidiyorum.
Ve ben noktasını kaybetmiş, son sözü yitirilmiş bir yazı oluyorum.
Sayfa sayfa sana düşüyorum…

10 Ocak 2009 Cumartesi

Bir Tutam Mavi İçin Herşey..

Kendi suretimdir sandım önceleri. Her gözlerimi kapadığımda belirirdi o görüntü. Sonra fısıltısı gelirdi kulağıma;

Ben sandım.

Kendimden sandım..

Hayatımın anlamının bir çift mavi göz de saklı olduğunu, canımın parçasını bulduğumu ve dahasını, çok daha fazlasını...

Yaşıyorum!!
Yaşadıkça anlamlanıyorum,
Anlamlandıkça buram buram "aşk" kokuyorum...

Nefesin nefesime,ömrün ömrüme eş olsun diye,
Gözlerine başka hayaller değmesin diye,
Avcumdaki çizgiler yalnız senin ellerinle birleşsin diye,
Öylesine işte...

İçten,

İçimden,

İçimin en kuytularına değin Seni Seviyorum...

Gökkuşağından daha renkli açıyor çiçeklerim. Her yağmur damlasıyla serpilip büyüyorum.

Büyüyoruz...

Gittikçe büyüyüp, büyüdükçe güzelleşiyoruz. Gözlerin daha bi mavi mesela. Ben kırmızıyı daha çok yakıştırıyorum kendime. Ve gitgide daha çok benziyoruz birbirimize. Ruhlarımızın aksi duruşumuza, gülüşümüze, bakışımıza yansıyor.

Artık aynaya baktığımda suretimden önce seni görüyorum..
"Önce senin gözlerin,
Önce senin nefesin,
Ömrümün sonuna kadar tek önceliğim..."


Herşey bir tutam mavi uğrunaydı;
Biraz gökyüzünden,
Biraz denizden,
Biraz da kalbimizden...

Bir tutam mavi için herşey;

Bir tutam bakış...

Bir tutam mavi...

İnadına !

İnadına bekliyorum cam kenarında
Bu kış günü soğuğunda
Camlardan eksik olmuyorki buğu
Göremeyeceksin nede olsa

İnadına akıtıyorum göz yaşlarımı
Ağlama demek kolay sana
Sus Susda bileyim ağlamadığını
Ben nasıl olsa bir buğunun arkasında

Ve inadına seviyorum sanki
Unut dedinya unutmam inadına
Ben unuttum desemde kalbim inkar eder
Gözlerimde ele verir nasıl olsa

Ama unuttum seni
Ağlamıyorum diyorumya
Yollarınıda gözlemiyorum
Nasıl olsa bu bedenim buğulu camların arkasında


Ve Bugünsüzüm Gülüm
Yarınların Hatırına

Yalnızlık Sataşmaları..

- Mavi bir sevdanın etek uçlarına kıvrıldım... Azad edin beni... -

geceye yaslandım
..seni düşledim
iki dirhem bir çekirdek sensizlikler peşimde
koyuverip gitmek geçiyor aklımdan nicedir
saçlarına ak düşmüş bir sonhabar ellerimde

oysa...
gözlerinin buğusunda demlemiştim ince belli acıları...


..zile basıp basıp kaçan kırgınlıklarım,
...terminallerde unuttuğum
cam kırığı vedalarım,
..sütlü kahve eşliğinde ela tadında hüzünlerim,
..ve hala
kapı arkasında babasını bekleyen
bir minik kız çocuğunun
sitemleri var ense kökümde..

..demem o ki
mavi bir yalnızlığım şimdilerde


- Sensizlik ve sessizlik bir it gibi paçalarıma yapışsa da... Avaz avaz sus/larımdan ve çığlıklarımdan tut beni... -

İlk Gün..

İlk gün ....

Yine toplu bir ödeme yapıyorum hüzünlere ...
Notalar dizildi boğazıma ....
Varlıgın kadar yokluguna üzülüyorum ..çelişki yani
Şimdi bir birliktesin ...teslimsin ...teslimim
Kayıplarımda boguluyorum ....
Derinligime düşüyorum ....
Anlayacaklarım var ..korkacaklarım çok ..
Dinmeyen nice acım var ...
Öyle eksigim ki her adımımda da gördügüm bu eksiklik ....

Bir ses olmak istiyorum dünyaya ...sadece bir ses olmak tüm varlıgımla
İsteklerimi unuttum sana çırpınmaktan ....
Olamıyorum ölemiyorum ...kanıyorum ...
Hep başlamadan bitiyorum ...
Bir mikrofon diliyorum ....
Bir güç bir rüzgar bir gizem
Öylece duruyorum şimdi yaş 25 ...
Gün gectikce demimi alıcam ...
Sonra kendime gelicem ve sen bana gelicen ...
Ben sana bakınca seni görücem ..
İçimde zafer çıglıkları olucak niyet ettiklerimin .....
Bir yemin üzerine kurulmuş bu hayat ....

Bir yolum var sonsuzluga giden..
Nefes aldıkca giden durdukca giden yürüdükce ve öldükce

Arınıyorum ..... dokunmayın..

3 Ocak 2009 Cumartesi

Uykusuzluk Nedir Bilir Misin ?

Tirnaklarinla yastigi parçaladin mi
Gözlerini tavana dikip
Düsündügün oldumu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
Gelmeyince
Seni aramayinca
Ölesiye agladin mi
Sonra çekilip en koyusuna yalnizliklarin
Ona ait ne varsa
Bir bir hatirladin mi

Sen günden güne erimeyi bilir misin
Dev bir agacin içinde ölmeyi
Bir teselli aramayi
Issiz parklarda, tenha sokaklarda
Ve bütün bir sehir uyurken uzaklarda
Deli divane yollara düsüp
Yaslanmis bir köpek gibi
Eskimis bir gömlek gibi
Atilmisligini hissettigin oldu mu
Sevmekten günler boyunca yürümekten
Elin, ayagin, kalbin yoruldu mu


Sen yalnizligin acisini bilir misin
Unutulmak bir hançer gibi saplandi mi sirtina
içinde kiskançligin zehirli çiçekleri açti mi
Bütün gururunu çigneyip
Sevdiginin geçtigi yollarda
Bastigin topraklari egilip öptün mü
Sen çaresizlik nedir bilir misin
Sen yokluk nedir bilirmisin
Yanan basini
Duvarlara vurup parçalamak geldimi içinden
Sen her gün bin defa öldün mü


Böyleyim diye ayiplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzlugun koynuna birakirsam
Yarali ve yenik bir asker gibi
Darilma
Unutmaki
Her seven adsiz bir kahramandir
Ve Unutma ki
İNSAN SEVEBİLDİĞİ KADAR İNSANDIR...

Ümit Yaşar OĞUZCAN

yorulmak / kanamak..


hüzün yüzümde ayna
belki de bu yüzden yağmurların yağması
bu çocukluk
bu gitmeler
bu yalnızlık

hiçbir şeyimsin diyen insanların,
her şeyi olduğunu hatırlayan,
bir kadının elleriydi belki de hüzün

bir tutam kalmak
ve alabildiğine gitmekten öte,
hiçbir şey yoktu teraziyi dengeleyen

çocukların kapı zillerine basıp da kaçmaları kadar,
kolay olmuyordu uzaklaşmak
ki aslında çocuk değildik sevişmelerde
uyandık
ve kandırıldık

öyleyse sen söyle usta
bu yağmurlar bir yüreği bile ıslatabiliyorsa
ve çözülmüyorsa dili haykırışların,
hasret bunun neresinde..?

belki bir sazın tellerinde kaybettik masumiyeti
belki de susturulduk kavuşmalarda bile
deniz gençliğindeki gibi mavi değilse
bu ne denizin suçu
ne de martıların..

kalbim.!../..affet bütün sevdalarımı
yoruldum
ve kanıyorum..

Pelin Onay

Sana Kalbimden Fazlasını Verememekten Korkuyorum !

Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için

Paha biçilmez bir inci Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun,siyah saçların yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle,konusşandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışımda vücudumun dört bir köşesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni işittiğin
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığını
Kalbimin yerinden firlayacagini hissettigim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki boş ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda,seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum,içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Bende seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim

Korkuyorum!
Hakkettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layik olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaşlarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.

Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarinda yalniz kalmaktan korkuyorum.
Aşkına doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sızının bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Aşkın ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.

Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kıyamıyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yaşadığın mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyaşından başka bir şey bırakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten değil;
dostluğunu suistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...

Çünkü:ßen İLk Defa ßöyLe Seviyorum..

Seni Seviyorum !

Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum
Sana ulaşamadığım dakikalarda.
Seni duymayı
Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüşünü seviyorum.
Her bana bakışında
Gözlerinde okuduğum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum

Özünü seviyorum senin
Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sıcaklığı
Sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
En çok, dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
Ayrılığını seviyorum,
En çok yalnız kaldığımda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan
Sevgini seviyorum.

İçimden haykırmak geliyor.
Dünyaya sığdıramadığım seni
Kalbime sığdırmak geliyor.
Ağlamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni
Sevmek geçiyor.
İçimden sana doğru giden
Bin bir türlü yol geçiyor.
İçimden sen mutlu olacaksan
Ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnızca seni seviyorum,

Ne o muhteşem güzelliğin
Ne kalbimdeki özelliğin
Ne de sevdiğim için değil,
Seni yalnızca sen olduğun için,
Ruhun için
Kalbin için
Aklın ve sevgin için seviyorum seni.
Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil oluşumu
Sana borçlu olduğum için.
Seni her şey için seviyorum.
Ve sahip olmadığım
Hiçbir şey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Gözlerimi her açtığımda
Aklıma gelişini seviyorum.
Her gece uyumadan önce
Seni sevdiğim aklıma gelince
Sensiz uyumayı bile seviyorum
Uyumadan önce seni düşününce.
Ben seni en çok
Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu şehirde olduğun için değil
Benimle aynı toprağa ayak bastığın için
Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.

Geceleri yüzüme vuran ay ışığı
Seninde gözlerine vurduğu için seviyorum.
Beni ısıtan yaz güneşi
Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.
Beş bin yaşındaki bu dünyada
Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.
Ben seni benimle yaşadığın için
Benden hiç gitmediğin için seviyorum
Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında
Kalbini seviyorum kapıları açıldığında
Ve gözlerini seviyorum
Her karşımda kapanıp açıldığında.

Bana baktığında
İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
Her bana baktığında
Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktığımda
Alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
Her sigara yaktığımda
Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktığında
O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
Yalnızca sen olduğun için hayatımda
Kendimi bile seviyorum
Sen olunca aklımda.

Kalbimi seviyorum seni seviyor diye
Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, seni ruhuna
Bu kadar yakın diye.
Varlığımı seviyorum,
Sırf sana borçlu olduğum için
Mutluğumu seviyorum.
Gülümsememi seviyorum seni düşününce
Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.
Sana olan sevgime benzettiğim
Her sevgiyi seviyorum.

Bana seni hatırlatan her şeyi
Sana giden yolları seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile,
İçinde yalnızca, sen olduğun için
Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Seni seviyorum.

1 Ocak 2009 Perşembe

Bir Fotoğrafa..


Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.

Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
Bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
‘zamanla bırakmamak’tir..”

Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...


Nazım Hikmet Ran

İhtiyacım Var..


İhtiyacım var;
Kötülüklerden soyutlaşmış,
Sahtelerden yalınmış bir kalbe

İhtiyacım var;
Başımı omzuna güvenle koyabildiğim omzuna
Kimseler bilmez,duymaz,hissedemez
Umut ederim kimse farketmez..


En değerli varlıklarının kıymetini bilmez insan
Elinden kayıp gitmedikçe..
Önemsemez ve zamanla
Uçar gider uzaklara..
Göç eder baska kentlere..

Gel !
Git desemde gel!
İstemiyorum desemde gel!
Çünkü ihtiyacım var sesine,nefesine..

Hissetmek zor mu bu kadar?
Acınız bahsettiğiniz kadar büyük mü?
Neden böbürlenirsiniz bana..? Neden bu beddualarınız ?
Alın gidin! Toparlanın hayatımdan..
Lazım olsaydı iyi gün şahısları,
Beni kurtarabilselerdi
Derdimi anlatacak birini bulmak bu kadar güç olur muydu?



Gitme..Git desemde gitme..Yalnız bırakma
Söylemesemde duy..
Anlatamasamda anla
Göstermesemde gör kalbimdeki yaraları
Konuşmasamda hisset sana ihtiyacım olduğunu..

Yeni Yılımız Senli Olsun..

İşte bir günün sabahı ve bir yılın sonu…
Bir yıl daha geçiyor sensiz
Bu kaçıncısı bilmiyorum
Zaten artık saymıyorum
Saymıyorum çünkü
Bütün sayıları maviye boyadım
Seninle beraber saymak için
Seni bekliyor…
Senli zamanlara saklıyorum…

Her gün bir şey erteliyorum
Her yılsonunda seni beklemeyi yeni yıla ertelediğim gibi
Sırf senin için
Sırf sensiz yaşamamak için
Tam soluk almayı erteliyorum
Soluklarım yarım mesela
Gülleri tam sulamıyorum
Ne tam açıyorlar
Ne tam soluyorlar
Onlar da yarım
Onlar da seni bekliyorlar...
Beyaz olanı dışında
Beyazı sadece ben bekliyorum
O hiç yarım olmadı,
Hiç solmadı, hiç susuz kalmadı
Küçük yüreğimin sana ait kısmında

Uykularımı erteliyorum mavi gecelerde
Yıldızlar yarım, ay çağlamıyor
Gözlerim yarım, gözyaşım yarım
Tam düşmüyor hiç birisi ve aşk tam ağlamıyor
Bekliyorlar hepsi seni, hep seni
Hep vuslatı ve sevinçten dökülecekleri günü
Yani aslolan sen teferruat gerisi

İşte yine akşam oluyor
Gece de olacak ve ben yeni bir yıla
Yine bekleyen bir şiir düşüreceğim
Yine seni bekleyen!
Biliyorum;
Sen yine erteleyeceksin gelmeyi…

Bu gece kar yağar mı?
Üşür müyüm?
Yok, yok üşümem…
Sen giderken
Yeterince üşümüş alışmıştım soğuklara
Merak etme ağlamamda
Dedim ya gözyaşlarımı gelişine saklıyorum…

Belki bir yıldız kayar bu gece
Ben bir dilek tutarım
Yine senli, yine senden yana…
Belki bu gece kabul olur
Her şey başka olur
Belki giden yıl mutluluğa gebedir
Giderken ellerimize doğurur…
Beraber büyütürüz kim bilir…

Dileğim dileğin olsun
Yeni yılımız senli olsun!

Sen Kokuyor..

beklediğim ilk liman burası
ve kaçırdığım ilk gemi sen oldun
senden sonra alışkanlık edindim
sevemez
duyamaz ve
göremez oldum...


sen kokuyor caddeler
sen kokuyor gökyüzü
sen kokuyor deniz...


kaçıp gitmeliyim bu şehirden
her yerde hatıraların kalmış
her yerde gözlerin var
boğazıma düğümleniyor sözlerin
konuşamıyor , düşünemiyorum
bu benim sevdiğim istanbul değil
bu benim baharım değil...


sen kokuyor odam
sen kokuyor yıldızlar
sen kokuyor tenim....


gitmeliyim
bir gece terketmeliyim bu şehri
ardıma bakmadan
bir tren garında
yada bir hava limanında bulmalıyım kendimi
odamdan , yastığımdan
ayırmalıyım kokunu....

sen kokuyor gece
sen kokuyor mevsimler
sen kokuyor yağmur...


çok yoruldum
çok ıslandım
yüreğime dökülmeyen göz yaşı kalmadı
çok aradım
hayalinin olmadığın bir köşe
kokunu duymadığım bir yer
sensiz bir istanbul bulamadım....


sen kokuyor ellerim
sen kokuyor sözlerim
biliyorum sen duymuyorsun ama
yüreğim en çok sen kokuyor...

Kim Anlayacak..


Yoldan geçiyordu, durdu.. bir bahçe vardı..
donuk adımlarla, adım-adım bahçenin duvarına yöneldi..
donuk gözlerle çiçeklere baktı, baktı.. çiçekler sıcaktı..
donmuş bir sesle bahçıvana sustu:
-bu çiçekler kesilecek mi? bu çiçekler gidecek mi?
bahçıvan dizlerine bahçeyi çöktü.. yüzüne çiçekleri
döndü.. bir ışık yanmıyordu, yandı söndü.. elleri gözlerine
baktı, gözleri ellerine aktı.. gözleri ellerini gördü..
elleri kördü.. sönen ışık yandı.. yanan ışık söndü..
dün yağmur yağacaktı, gün döndü, yarın yağdı,
bugün dindi.. ağlayacaktı.. kim anlayacaktı...


Özdemir Asaf

Z/amansız

Zamanı eskittik heveslerimiz uğrunda.
Değmedi ne takvime, ne akrebe, ne yolkana...

Yaşandı bitti demek ölesiye zorken,
Yaşadık ve bittik.
Yüreklerimizse;
Yara/Yama!

Z/amansızdık!

Z/amansızdı sevda!

Gözümüzün değdiği her yer göz/den yaşlı.
Bir de soğuk ki hava, sorma.

Kar taneleri cam kırıklarında keskin vuruyor avuçlarıma,
Üşüdüğümü unutacak kadar yanıyor canım yokluğuna.

Hangi heceme gelirsin,
Söyle o dilden konuşayım.

Beni an/la...
Beni anlarda...
Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...