2 Ekim 2009 Cuma

Fesleğenleri..

Dur!
Bu sefer geri dur...
Çünkü sen dokununca,
Yaldızını kaybediyor kelimeler.
Dökülüyor ruhumun pulları.


Vur!
İstersen tam alnından vur hatıraları.
İstersen çek götür.
Hatta yerlerde sürükle kirlensin diye anıları
Boşa bi' uğraş senin ki, hiç akıllanmadın.


Hadi dön!
Dön arkanı git.
Artık bit!
Artık ölümsüz değil gözlerin...
Hem ben..
Senden daha çok seviyorum saksıdaki fesleğenleri...


aLeoram 30.09.2009

Düş Peşinde

Eksilirken yokluğunla,
Döküldü inciler gözlerimden
Eğilip almadım ...
Burnu düşse almaz dediler,
Aldırmadım!
Senindi onlar
Sanaydı onlar !
Bulasın izimi diye,
Düştüm ben bir derde
Sende ne duruyorsun hala,
Düşsene peşime !

Gökçe Çora

Varlığın - Hiçliği ...


Gündüzlerden vazgeçtim artık..Gecelerde avunuyorum..Artık hiç bir gün ışığı aydınlatmıyor içimi.. Yorgunluğum artıyor gün be gün..Kısır döngü içindeyim.Hep aynı sabahları getiriyor yalnızlığımda gecelerim.Ki bu yalnızlık benim seçimim..Ki ben yalnız kalmayı kendimle yüzleştiğim için seviyorum..




Aslında yalan! Kendimle yüzleşmeyi hiç mi hiç sevmiyorum!Salağı oynamak işime geliyor.. Ben de hep bunu yapıyorum... Dengesizleştim iyice..Ne istediğimi neden istediğimi bilmiyorum.Seçtiklerimin hangisi yara hangisi deva karar veremiyorum.Yarayı da ben yapıyorum devasını da ben arıyorum...Ben aptallığıma yanıyorum!




....
...
..
.




Parçalayasım var herşeyi.İlk önce görünürde ne varsa hepsini kırmayı, duvardan duvara savurmayı,talan etmek istiyorum gözümün görebileceği herşeyi!
Bir de yüreğimi..
Bu duygu silsilelerini..
Kurtulmalıyım bir an önce!




Şarkılarda anlam bulmamalıyım,bana kimseyi hatırlatmasın ve bir kelime yığını yüzünden sabahı etmemeliyim,ağlamamalıyım,yakarmamalıyım hiçbirşeye..


Rüyalarıma girmemeli kimse,senaryosu hatırlanınca bütün günüm mahvolmamalı, "biz" aynı karede rol almamalıyız...


Hadi uyuşturun beni..
Dozunu arttırın bu sevimsizliğimin.
Hesabım kapandı yüreğimle.
Kimseye bedel ödemeyeceğim,kimse borçlu kalmasın bana!
Zira; kalmadı benim gücüm aşka,ayrılığa,zamansızlığa..


/Düştüm en tutunduğum yerden..
Elindi oysa ısıtan elimi,sıcaklığına aldandım..
Ben, yine yara aldım.../


Mervemm

Ben Henüz Sensiz Yapamıyorum..


Gecenin içinden ağlamaklı bir sesle konuşuyor sensizlik. Her şey bomboş dolaplar, kitaplar… Geride bir şey kalmamış sanki senden sonra. Yaslanacak bir yerim kalmamış, karanlıkta yürüyorum, duvarlara ulaşamıyorum. Nasıl bir boşluk bu, nasıl bir gidiş. Peki ya sen nerdesin, nasıl bir ruh halindesin…


Aylar geçti gidişinin üzerinden… Derinlerimde bir patlama yaşadım, sanki tüm dağlarım olduğu yere göçtü. Yorgun ve çekilmez oldum iyice. Gözaltlarım bu yaşında şişti… “çok mu ağladın” diye sorma şimdi, gidişinin acısını başka bir şeyle söndüremedim. Bazen damla damla gözyaşımla suladım çiçeklerini, bazen oluk oluk… Sen benim her şeyimdin, gittin bir hiçe benzedim…


Sen benim kadınımdın
Sen benim insanımdın
Senden sonra olmuyor
Sen benim hayatımdın


Yürümeye mecalim kalmayınca oturup insanları seyrediyorum bazen. Bize benziyorlar bazen, elele umursamadan yaşıyorlar. Kimisi sana benziyor, kimisi bana. Acaba onlar da bir gün ayrılacak mı diye düşünüyorum. Üzülüyorum, kırılıyorum… Boş ver demen aklıma geliyor ve ne kadar çabuk unuttuğun… Benim kaybetmeyi kabullenmiş olmam içimi yakıyor ama yapacak bir şeyim kalmamış. Yorgunsun, dinlemeyeceksin yine beni… Bilmiyorsun ki duymuyorsun da ama onca zamana rağmen özlüyorum seni, hala sana yazıyorum şiirlerimi, hala sana gözlerimin dalışı… Kızma bana yeryüzündeki meleğim, ben henüz sensiz yapamıyorum…


Ben henüz sensiz yapamıyorum
El ele âşıklar geçiyor bazen
Kızın saçı sana benziyorsa yüzümü çeviriyorum
Her adam bana benziyor biraz
Hassas kaybetmeyi kabullenmiş
Ve her kadın sana benziyor
Unutkan yorgun boş vermiş
Bu gece dün gece gecelerce günlerce
Ben henüz sensiz yapamıyorum

...eylül...


Ersoy Kaan Çamcı

29 Eylül 2009 Salı

Aşk'a Hayat..


"Aşk" dedi bir ses..
Tamda aşka inanmaktan vazgeçtiğim bir anda!
Efendim dedim usulca..
Yüreğimde bir dolu korkularla!
Benimsin dedi bir ses..
Kendime bile ait olmadığımı düşündüğüm bir anda!
Peki dedim usulca..
Yüreğimde bir dolu korkularla!

Sonra,
Geçti zaman.
İnandırdı beni yeniden aşka..
Yüreğimi de arındırdı korkulardan!
Ve yeniden,
"Aşk" dedi bana..
"Hayat" dedim ona!
Benimsin dedi sonra..
Seninim dedim ona!
Hemde bağıra bağıra..
Korkunun k'sının bile olmadığı bir anda!!

"Aşk" dedi bir ses..
"Hayat" dedim ona!
"Aşk" onunla "Hayat" buldu...
Aşk'a Hayat veren oydu!
Aygül

Biz Ayrıldık Diyemedim..


Daha bugün senden konuştuk
Daha bugün seni sordular
İyi dedim keyfi yerinde
Yeni bir aşk bulmuş diyemedim...


öylesine acı bir şeydi işte
öylesine dokunduğumda kırılan
kanadığında durulmayan deniz gibi
senin boğazından geçiyor son nefeslerim
biz ayrıldık diyemedim...


gidişinin burgusuna dolandım
sıktıkça kanım yıkıyor sokaklarımı
rüzgarın esaretine düşmüş bir yaprak misali
havalanıp havalanıp düşüyorum
üşüyen korkularımın
karanlığında kabuslar kovalayan çocuklarım
sütsüz kaldı, yetim kaldı
yarsız bıraktın yüreğimi
yarımlattın ömrümü...


öylesine acı bir şey işte yokluğun
öylesine kanıran parçalarımı
kekremsi bir tadı var yemeklerimin
gözyaşlarım çok tuzlu
herkes evine dönüyor
kapım çalınmıyor
ne yapsam bu acım sevince dönmüyor...


Özgün - Biz Ayrıldık Ersoy Kaan Çamcı

Maviydi Düşlerim..

"Pembe bir düzene serili olsa da;
Tozpembe değildi rengim..."


Solmasın bana canlılık versin diye maviydi.Karanlıkların içinde bile maviyi görüp gülümsüyordum.Geçtiğim her yeri maviye boyadım.Umut ektim bütün geçitlere.Huzur serptim üstlerine, çatlaklıkların arasından parıldasın ışıl ışıl olsun her yer diye…Işıltıyla kırıntılar, siyahlıklar kapanıyordu sanki küçük bir ışıltıda olsa yeterdi siyahtan vazgeçmeme.Güneşin parlaklığıyla mavi öyle bir göz kamaştırıyordu ki, insanın hiçbir şey düşünmeden seyre dalası geliyordu…


"İnsan baktığı gibi mi görürdü ;
Yoksa düşündüğü gibi mi???..."


İkisiyle de görebilirdik, ikisiyle de istediğimiz şekle koyabilirdik yaşamımızı…Ben bütün bakış açılarımı maviye boyadım, kötüde bile iyiyi, güzeli gördüm/görmeye çalıştım hep… Maviye siyahla karşılık alsam da hiç pes etmedim… Biliyorum bir gün herkes maviyle bakacak. Herkes benim gibi düşünecek ve ne kırılacak ne de kırmaya yüreği el verecek…


Düşlerimi uzun engebeli yollara dizdim… Engelleri aştıkça mutlu oluyordum, kolayca elde ettiğim hiçbir şey bana haz vermiyordu… Siyahın içindeki ışıltıyı çıkarana kadar uğraşmalıydım ki gerçekten huzurlu olayım…


Gecenin karanlığını değil yıldızların parlaklıklarını gördüm ve hissettim… yeni doğan güne yepyeni bir benle uyandım. Zamanla daha da güzel olacak her şey inanıyorum…
 
"Düşlerim her zaman mavi tonlarında ve hep mavi kalacaklar…"

Er ya da geç bu hüzün geçecek
Üzgün yüzüm gülecek
Er ya da geç bu acım dinecek
Umut yenilmeyecek



















BuCiCan

22 Eylül 2009 Salı

"Hayallerimi Söyledim"


hayal ettim...


seninle sahilde kafayı bulmak
yatıp kumlara yıldızları saymak
denizin sesini duymak
sabah güneşi selamlamak


düşündüm...


yıldızlar mı güzel sen mi?
gece mi özel sen mi?
güneşi selamlamak mu mutluluk sen mi?
cevap hep aynı kalbimden gelen
SEN!


söyledim...


yıldızlar dökülsün seni görünce denize
gece kaybetsin özelliğini gözlerin belirince
ve sabah utansın güneşinden sen gülünce
ayrılığın ölüsü kıyıya vursun
hasretlerin boynu vurulsun
yollar kendini kendine vursun
varlığın düşüm olsun düşüm varlığında kaybolsun
ve şiirlerim en güzel sesleri seni bulsun...


Ersoy Kaan Çamcı

Kırıntılar..


Susmak istiyorum…
Susup sadece dinlemek…
Kırmamak için sözcükler karşısında sessiz kalmak…
Saygıdan, sevgiden onca emeğe karşılık susmalıydım
Sadece çenemi değil, yüreğimdeki taşkınlıkları da susturmalıydım/kapatmalıydım
Öfkeme yenilmeden sakin sakin durmalıydım…


İçimde büyüyen kırıntıların çoktan hasat vakti gelmişti. Onları biçip yerine rengârenk umut, tebessüm, en güçlü, çabuk pes etmeyen cinsinden sabır ekmeliyim. Kırıntıları fazla bekletmemem lazım ki tamamen kurutmasın yüreğimi…
Yeni doğan güneşle yeşersin yüreğim. Aydınlansın güneş ışınlarıyla, kalbine oturan onu inciten ne varsa kurusun…


Unutkanlığım burada da devreye girip silsin her şeyi… hiçbir şey olmamış gibi odamın en güzel köşesinde müziğimle birlikte güzelliklerin olduğu diyara doğru yola çıkmalıyım.
Hoşça kal karanlık diyip, yepyeni bir günde gülücüklere merhaba demeliyim…

...BuCiCaN...

Aşkın Çünküsü

Yüreğim ardımda,
Yüreğimde sen...
Geliyorum bir yerlere, bir yerlerdense gidiyorum.


Ardımdan gelen bu aşkı sahiplenmek öyle huzur verici ki.

Yol yol uzuyoruz,
Ardımızda ne bir siren sesi,
Ne bir karabasan gürültüsü...




Bilmek mi?
Diye soruyorum sonra kendime,

Galiba kendimi kandırıyorum...

Sen gittiğinden beridir, portre fotoğrafım yok benim. Sadece gidişime şahit yol resimleri...

Yol yol sana uzuyorum...

Bağlayacağım yüreğine yüreğimi kör düğümlerle...
Kararlıyım!
Çünkü;

Kül Kedisi

19 Eylül 2009 Cumartesi

Bayramın Kutlu Olsun BABA !

Ne zaman acı vermeye başladı çocuk kalbimde bayramlar
Ne zaman görünmez oldu yarınlar…
Peki ne zaman biter cevapsız sorular
Çocukluğun yerine neler koyacak hayatlar


Aslında…
Anlatacak ne de çok şeyimiz vardı birbirimize
Yaşayacak daha çok bayramımız vardı birlikte
Büyük umutlarımız vardı büyük beklentilerimiz
Hangi ara vazgeçtin umutlarından, sevdiklerinden
Hayattan….
Hani hayata inat gülecektik birlikte
Her günümüz bayram gülüşünde geçecekti…
İşte bir bayramın kapımızı çalacağı sabah
Giydim yine kırmızı küçük ayakkabılarımı
Hani gece beraber uyuduğum….
Bekliyorum uyanmanı
karanlıkta üşüdüğün yatağından kalkmanı
gel artık….
Uzat elini öpeyim de sen de harçlığımı ver
Gülelim
Küçük hayallerin orijinal dilinde umut
Altyazısında düş olan
büyük hayallerimizi fark edip gülelim yeniden


bi düşün şimdi
tek başıma kuruyorum artık büyük hayallerimi
üzülmedin mi?
En son verdiğin harçlığın mutluluğu buruk bir tat bırakıyor artık kalbimde
Artık heyecanlandırmıyor ne bayramlar ne de seyranlar…
İstemiyorum artık bayramlar gelsin küçük dünyama…
arkanda bıraktığından beri gözü yaşlı sevdiklerini
söyle bunu okuyunca bir gül gibi süzülmedin mi?


Bilmiyorsan duyma,
Ama hissedebiliyorsan da
Mutluluk getirmiyor artık bayramlar o küçük kıza
Ama yine gülerek derin bir acıyla
Sensiz ilk defa
Ve uzanan sonsuzluğa
Oralarda yalnız kalıp ağlama
Uzat elini



SENİN DE BAYRAMIN KUTLU OLSUN BABA…




elif özbilge - ersoy kaan çamcı

İz



Ben baktım sen kördün,
Sen baktın ben gözlerimi oydum...


Sonra,oturdum düşündüm !


Geçse de üstünden asırlar,
Silinmesin diye hiç iz'i
Bir çembere hapsettim bizi !


-Aşk seni vurur,
döner
döner
yine vurur-



İçime doğdu !




Gökçe Çora

18 Eylül 2009 Cuma

Öldü De..

Ancak bu kadar hisli anlatılır heralde biten aşkın arkasından duygular.Birisi bitti derken birisinin bitirmemek için haykırışlarını anımsatıyor Murat İnce nin Çekil Git mısraları bana,aslında karşı koyamadıkları bir aşk ve vazgeçemedikleri bir gurur var sanki sözlerinde şarkının,şiirin.Dinlemişsinizdir belki bu şiiri.Beni öyle çok yakıyor ki bu şarkı, her dinlediğimde öyle bir hırs , öyle bir öfke ve yine delice coşan bir aşk dolaşıyır iliklerimde.


Sevgililerin son vedası,bitişi...Sanki bir filmi izlermiş gibi şekilleniyor gözlerimde dinlerken şiiri..


Bir kadın düşünüyorum bu sözleri dile getiren,acı vermiş,çok kırmış,üzmüş,üzülmüş vazgeçmiş sevdiginden ve bir hata yapmış ama sonra anlamış ki nefes alamaz olmuş yari olmadan, yalvarır gibi dile getiriyor şu mısraları;

"Ayrılık Sevdi Bizi İçim Hüzün Denizi
Çekil Git Desemde Gitme Sevdiğim
En Güzel Derdim Sensin Ölüm Seninle Gelsin
Bende Git Desemde Gitme"


Sana Git Dediğim Yalan
Yokluğun Bende Kalan
Son Sözüm Budur Sakın Sakın Gitme"


Adam aşık,eskisinden daha çok aşık kadına bakışından,yüzünün hatlarından okunuyor aşkı ama öfkeli, kızgın sevdiğine, bitti demişler bir kere peki neden şimdi bu yalvarış der gibi kusuyor öfkesini,aşkını..

Çekil Git Artık Düşlerimden
Bıkıp Usanmadın mı Benden Artık ?
Gözlerimden Yüreğimden İçimden
...Ve Varolan Her Şeyimden Git Artık..


Ama kıyamıyor sevdiğine,aşkına, verilmiş emeğe kıyamıyor..en çokta yarine kıyamıyor sanki adam..Aslında seviyor...Ama dönülmez bir yolda gibi avutuyor kendini..Seviyor kadını hemde her şeyden çok, 'git artık' derken bile tükenmişliğe, sevgiye yenileceğine korkarak git diyor sevdiğine...

Yaralıyım Zaten Şöyle Dur Gönlümden
Derdin Olurum Korun Olurum
Çekil Git Harın Değil Külün Olurum
...Ve Git Artık Ne Olursun Git Git Gözlerimden
Kal Yerinde Öylece Ses Etme
Mevsimler Solsun Senelerce
Mümkünse Çıkmasın O İki Hece
Öldü de Bitsin Bu İşkence...


Ya da Bir Sonbahardı Sarardı de
Düşen Her Bir Yaprakta Uzaklaştı de
De ki Gövdeden Dal Kırıldı
Kopan Candı Yıkıldı de Deki Öldü Öldü de...
Yaşamaz de Olsun de Deki Bitti Bitti de...
Kardı Yağdı Yağmurdu Aktı
Sonra Toprağa Karıştı Kurudu de Soldu de...
Ne Bileyim İşte Kısaca Öldü de...


Her biri ayrı ayrı sürüklüyor zihnimdeki filmin içine beni bu satırları dinlediğimde..
Aşk ne hale getiriyor böyle insanı,varken gururu silip atıyor bünyeden, giderken ise seni tutup atıyor unuttugunu sandığın gururun avcuna,birde yanında hüzün armağan ediyor.


Git diyorsun ama dilinle...


Git diyorsun belki ama elinle...


Git diyorsun ama zihninle...


Sen ise gitsin istiyorsun yüreğinden,ama gitmiyor işte aşk, ne kadar kovalasanda gönlünden...




Alıntı

Us

Geçmek bilmiyor ömür…
Tanrı'm!
Galiba korkuyorum .
Ya aklımı kaçırıyorum tümden,
Ya da bir tek sen kaçıyorsun aklımdan …
Hangisi daha iyi dersen ,
Bir deliden farkım yok ki sensizliğin koynundayken !

Gökçe Çora

15 Eylül 2009 Salı

Kadın-Adam

Adam;
yaşadım mı sanıyorsun senden sonra
ya da çocukca güldüm mü yaşamak adına
ben bin pare bölerken aşk borçlarımı
sen harvurup harman mı savurdun...

Kadın;
sırtıma yükledim aşkının tüm vebalini
prangalarla örülü hayatı silip attım bir köşeye
küfelik olmuş kalbim
yine sen aklımda,
her sabah uyandığımda
gözlerin bir bardak demli çay kıvamında...

Adam;
söyle kadınım arttı mı acıların
sızladı mı kalbin seninde
ben yollardan geçtim, dağlar dolaştım
bırakamadım seni hiç bir yerde...


Kadın;
her sabah mektuplarını çöpe atmayı denedim
pencereleri açıp kokun çıksın diye bekledim
susturmak istedim beynimdeki seslerini
maviyi beyaza boyamak
sarılmak yeni insanlara
yapamadım...

Adam;
sıyırdım tenimden dokunuşlarını
döktüm gözyaşlarımı
sabah bitecek dedim, güneş doğacak
ben yeniden aşık olacağım
ama sabah yine sana günaydın dedim
günaydın sevgilim!
yapamadım...

ysşsm

Gözümü Kapadım / Yakala Beni Ey Aşk !

Dışarıda yağmur,


İçeride ince yokluk...

İçimde gözlerine rehin bir acı..


Dışımda boynu bükük bir cocuk...

Firar etmişken kendimden,


Bir harf olup düşüyorum imlasız cümlelere..


Hadi yüreğimden yakala beni ey Aşk !




Söze nereden başlayacağımı bilmiyorum..Hangi yüzünü anlatayım ki seni özleminin? Hangi yanını sıralayayım" seni " senden uzakta seninle yaşamanın büyüklüğünü ? Özlemin dağ olup sıralanmış omuzlarıma. Tam da hayatın girdapında kayıp giderken yokluğun derin bir yara..Kanattıkça derin bir kuyu oluyor yüreğim. Karanlık bir geceye meyletmekte gözlerim. Rengim, dibim yokluğuna bürünürken içimde bir umut sandalında büyümekte imkansızlığımız..Biz ki birkaç saati geçmeyen yan yana yürümenin dışında kaç cümleye söz olduk. Biz aynı mahallede doğmamış, aynı rüzgarda koşmamıştık..Bizi biz yapan uzaklığımızı yakın eden özlemimiz değil miydi ? Anlamsız sözleri çırılçıplak bırakıp dudaklarımızda aşka kutsayan biz değil miydik ? Şimdi sus pus herşey.Kelimeleri hangi sandığa kilitledik ki sözler dile gelmez oldu / susuyorum.




Sen yoksun ya varlığının uzağında,




Suç üstü yakalanmış çocukluğum tüm adreslerde.Ezberimi yitirdim..Cümleler öksüz / sözler sus pus. Ama biliyorum, bir gün bu özlem sevdaya gark olacak.Susmadan yürümek mavilere, büyümek özlemin en koyu deminde.Sonra sesinin tazeliğinde sevdaya hizalamak tüm harfleri.Seni sevdaya kavuşturana kadar susturmak tüm dil altı hasretlikleri.Sonra bir mum aydınlığında gözlerinin ışığını sürmek karanlık sayfalara. Ve en sonunda yüreğimi yüreğine kapatıp aşkı sende yeniden yazmak..Karanlık kalmış tüm şehirleri gözlerinin şavkında fethetmek.Beyaz gökyüzüne maviye sinmiş özlem bulutlarını işlemek tek tek ve her ne zaman bir yapraktan bir ter süzülse tel tel yağmak gözlerine.Dünü, hüznü, güzü bir senin gözlerinde unutmak.Acıyı, sancıyı, karanlığı senin özleminde kurutmak.Büyümek yüreğinin diblerinde ve senin gözlerinde yaşarken hayatla hayatmak ölüme inat.




Yüreğimin cümlelerini gözlerine sırtlanan kadın,



Kollarının güçsüzlüğüne bıraktım iki gözyaşı boşluğu çocukluğumu.Kağıttan gemi bile yapamayan ellerimle bir bahar çizdim gözlerinin en küçük bahçesine.Kirpiklerinin ıslaklığına dayanamayan köprülerin dibinde sorguladım ellerinin sıcaklığından yoksun gözlerimi.Sesinin yokluğunu yaşatma bana..Büründüğün yokluğu kaldır üzerinden..Düş senli düşlerime..Geceye yıldızları sererek gel gözlerime..Biliyorum ki; güldün mü bir kez bir mavilik yürür gözlerime. Senli bir cümle köpürür kuru dudak uçlarıma ve vurdukça özlemin kıyılarına koşar gözlerimde sakladığım baharlar..


Sarı sonbahardan kalma derme çatma bir hikaye bizimkisi.İki ayrı yoldan çıkılıp aynı sevdaya uzanan iki umut cümlesi.İki ağır yaralı, iki acıklı söz dudaklarımızda kalan ve kavuşmaya ayarlı iki yürek ve hiddetlenen bir özlem ve tek bir yol sonu ölümle aydınlanan.




Gözlerime saklarken seni,


Beni yalnız bırak diye değil;


Beni sende yaşat diye dudaklarıma mühürledim seni..
 Bir fincan umut ile yetinmeyi öğretirken yüreğime,


Hasreti zehir bildim cümlelerde..


Bir gül'e sararken gözlerimi,


Unut diye değil;


Gözlerinde bir renk olmayı diledim..

Şimdi söz bitti..


Hasretin bir kış gibi soğuk gibi..


İçim, dışım hazan..


Gül'ler güneş'e doymadan,


Sen gözlerindeki baharla gel yüreğime..


Ve ben düşmeden düşsüzlüğüme,


Gözlerimden yakala beni ey Aşk !


İsmail Sarıgene

Herkes Gibisin..

Dön nasıl kimle nerdeysen
Dön beni biraz sevdiysen
Dön, yüreğimde hasret çaresiz kaldım…



Dönmeni ne çok isterdim değimli? Yine benim olmanı, bana bakmanı ne çok isterdim, gözlerinin buğusunda kaybolmayı nasılda isterdim... Ama artık istemiyorum….
Ne ben ne de yüreğim istemiyoruz artık seni
Sana ait bütün kırıntıları attık...
İçimi acıtan gözlerinin mavisi bile dokunmuyor bana
Nazım Hikmet’in de dediği gibi «BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN»
Herkes gibisin işte sıradan dikkat çekmeyen acıtmayansın artık…

Kabullenmek zor olmuştu ayrılığı, Aşkın gibi…
Oysaki aşkın geldiğinde bahar gelmişti sanki yüreğime
Her şey bir başka güzeldi gözümde…
Onca koşturmacanın ardından 1 Nisanda sana EVET diyişim şaka değildi
Evet, şaka gününde ben sana şaka yapmamıştım…
Gerçekti bendekiler… Zaten ben bende olmayan bir şeye başlamam ki/başlayamam
Yüreğimde yalanlarla bir sevgi besleyemem ben…
Benim 1 Nisanım seninki gibi değildi…
Aylar sonra beklenmeyen darbenle sen şaka yapmıştın sanki bana…
Ne kadarda mutluyduk oysaki…



Yar yalan değildi, bir rüya gibiydi
Bitti yüreğimde acısı kaldı




Rüya bitti!!! Bir acıyla uyandım…
Yarınlarımda sen yoktun artık olmayacaktın
Bitmişti… Sana dair her şey bitmişti
Şaka gibi kabullenmek zor olmuştu
Bir süre kandırdım kendimi yok böyle bir şey diye
Yüreğim el vermedi artık gerçeği biliyorum
Bitmişti…
Gerçekler iç acıtırdı doğruymuş
Aşk acısı neymiş bilmezdim öğrendim sayende
Arkadaşlarımın yaptıklarına saçma gözüyle bakarken
Bende düşmüştüm o kuyuya
Işığı görmem lazımdı ben orda kalamazdım
Direndim durdum çırpınışlarla çıktım o girdabın içinden
Sana ait her şeyi o kuyunun içinde bırakarak çıktım…
Senide sırdan biri olarak bırakarak çıktım…
Evet, artık sende HERKES GİBİSİN…
Baksam da, dokunsam da acıtmıyorsun…


BuCiCaN

1 Eylül 2009 Salı

"Mat"

Girince hayatıma sen, Hiç olmadığı kadar parladı güneş ..
Masmavi oldu gök yüzü, Çıldırtacak kadar beyaz martılar ..
Alınca gözümü aklımı da benden alan varlığın; Taktım güneş gözlüklerimi !
Oh be dünya varmış meğer, Bakabiliyordum artık azar azar !
Geldi zaman ..Geçti zaman ..
Bir şey oldu sonra, basit bir şey !
Alışınca gözüm ışığın deliliğine, Baktım ki duruldu bendeki sen !
Hani nasıl desem, sıradanmış aslında bil/sen ..
Çıkrarırken kalbimden seni, Çıkardım gözümden de gözlüklerimi ..
Olduğu gibi şimdi her şey, sahteliğe yok yer ..
Bir gör/sen nasıl olduğu gibi gerçek, cıvıl cıvıl tüm renkler !


Gökçe Çora

Özlemek ve Çocuk

Hayat bazen özlemektir.
Küçük bir çocuk olsan bile, özlem yüreğe düşünce, elma şekerine bile küsmektir.
O sabah canı yatağından kalkmak istemedi. Kim öpse, öksürüyordu. "Dokunmayın bana bundan sonra, kim dokunsa öksürüyorum" dedi. Sesi de titriyordu.

Sonra kalkıp "Biraz dertlerinizden sıyrılıp, beni de doktora götürün" dedi. Sanki istenen bir oyuncağın yalanla ertelenmesi gibi, "Yarın" dediler...

Sustu.

O an gözlerine, göz yaşı böceği kondu da, tam sokacakken vazgeçti.

Herkeste bir gerginlik vardı. Sanki az bir zaman geçecek, bir zil çalacak ve kahvaltılarını dahi edemeden vedalaşmak zorunda kalacaklardı. Belki de sırf bu endişe ile, daha çok zamana mal oluyordu en küçük işler bile.

En sonunda toparlanıp kahvaltı sofrasına oturabildiler. Sesi, susmak bilmiyordu. "Ne yiyeceksin?" diye sordular. "Üç zeytin, beş üzüm tanesi, biraz da ekmek" cevabını verdi. Hazırlandı tabağı. Lokmaları boğazına bir bir diziyordu herkes. O hariç. Onun tabağındaki üç zeytin, beş üzüm tanesi taş oluyordu taş. Nefes yolunu dahi tıkıyorlardı sanki.

"Size birşey anlatacağım" dedi. "Sus da yemeğini ye" dediler. Sanki bir anda aile saadetlerine ihanet ettiler. O boncuk gözler, nasıl kan doldu, nasıl dondu bir bilseniz.


"Biraz da beni doktora götürün dedim size. Beni dinlemediniz. "dedi... Süzüm süzüm süzüldü yaşlar. Dert anı! Aslında hepsi biliyor ve hissediyorlardı ki, bu yokluk ya da bu yolculuk en çok onu yaralayacak. Sararan umutlara hayat vermek istercesine, dudaklar açılmak istendi. En ünlü ressamların dahi çizemediği bir kompozisyon oldu sözler. Sadece susuldu.

Sessizlik uzun sürmüş olacak ki, gözler bir duvardaki saate değince, yine başladı koşuşturma. Çantalar kontrol edildi. Kapıya kadar getirildi. Son bir kez koşarak sarıldı kollar.

...

Zaman geçti. Gülmedi yüzü. Hep telafi edilmeye çalışıldı yokluk, çabaların adı nafile ile anıldı.

En çok neydi özlemi biliyor musunuz?

Annesinin kokusu...

Oysa biz hep yar'e yazmıştık değil mi?

Sonra, bir gün annesizliğini bilen bir arkadaşı teklifte bulundu ona."Bana en sevdiğin oyuncağını ver, ben de sana annemin kokusunu vereyim."

Kulaklarına inanamadı. "Tamam" dedi. "Tamam, istersen hepsini veririm"

Anlaştılar...

Annesinin kokusunu satacak olan, gidip durumu annesiyle paylaştı. Kadıncağız da ortak oluverdi böylelikle bu yalana. "Git arkadaşına söyle, babasından izin alsın, birlikte bizim evde oynayın. Ben de kokumdan veririm" dedi. Kabul etti, arkadaşını çağırdı çocuk.

...

Zaman geçti. Oyunlar oynayıp, yemek yediler. Anne kokusu duyacağı için sabırsızlanıyordu. "Size" dedi, "Size sarılabilir miyim?" "Tabi ki" dedi kadın. Kollarını açtı sonsuz.

Birden aniden... Tam da sarılmışken... İtti kollarıyla kadını çocuk. "Siz" dedi, "Siz annem gibi korkmuyorsunuz ki" ağlamaya başladı hepsi...

Biri geri alınacağını sandığı oyuncağa.
Biri çocuğun özlemine.
Biri anne hasretine.

Üzüldü çocuk.

Sustu.

Çocuk yerine bile konmamıştı aklı sıra. Konsa, annesiz kalır mıydı hiç?

Dedim ya hayat bazen özlemektir.
Küçük bir çocuk olsan bile, özlem yüreğe düşünce, elma şekerine bile küsmektir.

Kül Kedisi

" Görü "

Ne iyi olurdu, herkesin,
...Ben yalan söyleyebilirim,
Ama sana değil...
Bir, sen'i olsaydı..
Ne iyi.

Şimdi herkesin bir sen'i var,
Yalan söylediği..


Özdemir Asaf

İçimde Ayrılık/Gözümde Yaşı

İçimde ölüyorsun.
İçim seni özlemişti de.
İçim sana susamıştı./ Bir içim su iken...
İçim sana küsmüştü de./ Aşk bir zehir iken...

İçim'e bilindik tüm duyguları yaşatıyorsun.

Aylar var ki yaşamadım sayıyorum, orası ayrı.

"Ayyy..."
diye bir feryat işitiyorum.

Anlıyorum ki;
Bir can: Kanıyor/Yanıyor/Yakılıyor!

Bilmem hatırlıyor musun, "ayyy" demiştin...
Ayrılık olmuştu aramızdaki bağ.
Sonra ayrılık bir düğüm olmuştu.
/Çözemedik./

"Ayyy" diyorum...
Kan!

"Ayyy" diyorum...
Yangın!

Ben ne zaman
"ay-" diye
Hecelemeye başlasam,
Yüreğim ellerime dökülüyor,
Ellerimi gözlerime sürüyorum,
Gözlerim su!

İçimde deryalar, deryalar su...


Adını hatırlıyorum...
"A" ile de başlamıyordu ya hani,
Nedense adın "ayrılık" oluyor dudaklarımda...

Tam susacakken sözlerim,
İçimden bir acı.
Tadı katrandan acı,
Sesi de öyle güçlü ki!

"Ayyy..." diyecek...

Sus diyorum sus,
Kondurma göze yaşı.

Kül Kedisi

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Bir Şarkıdan Geçerken "masal perisi*"

“..elini son defa yanağıma koy../..istemiyorsan giderim..giderim..”

inandığım değerleri kaldırdım çeyiz sandığıma
sakladım../..kenarlarını tığla ördüğüm umutlarımın arasına
parmaklarımda naftalin kokusu
alışamadım unutulmaya

kaç yaşında sevdim ben bu yalnızlığı.?
hangi yürek öncüsü oldu ezinç taşkınlıklarımın..?
bana düşen artık susmaktır
toplamından taşıyorum iç acılarımın

defterimin arasında kurutulmuş anılar
yüzlerinde palyaço gülüşleri
kimbilir../..hangi sevdadan kalma

“..serin bir sonbahar akşamında söz../..ismini unutur silerim..silerim..”

isyan perdesini indirdi gece, suya yansıdı öksüzlüğüm
şehrin kapılarını tutsun bütün yıldızlar,
yoksa firar edip kaçacak hüznüm

sevdiğim erkekler geliyor aklıma
bir çocuk gibi usulca sokulup,
bir nehir gibi akıp giden erkekler

ama sen
son vurgunum../...en çok vurulduğum

veda mektubun hala cüzdanımda
biraz yırtıldı ve buruştu ama
tek kanıtı biten bir aşkın
yoksa../..kimse inanmıyor ayrıldığımıza

“..tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri.../..bir defa daha yazsa bebeğim...bebeğim..bebeğim..”

ah bu ben
grameri bozuk bir hikayenin içinde,
yüklemini kaybetmiş bir cümle gibiyim
sindire sindire yaşamalı ayrılıkları da
belki de bu yüzden../..hala aşık gibiyim


hangi kırgınlığın içinde boğuldu gülüşlerim...?
iğnesi kırılmış bir plak gibi dönüyorum olduğum yerde
ve şarkılarımı kusamıyorum
gücenik makamından eserler dinleyemediniz,
hepinizden özür diliyorum

“..eğer bir masal perisi girerse rüyalarına../..öldü dersin gül güzeli, tılsımını kaybetti..”

çok erken susturuldum
bu yüzden bu üç boyutlu sarhoşluklar
fasl-ı şahane yıkılışlar
alnımda eksik bir veda busesi,
mümkün değil../..sevilemez ayrılıklar

sol göğsüm../..yanık göğsüm
nasıl da zor sevgi aramak resimlerde
bir çocuk olsam kolaydı ama../..büyüdüm

“..uğruna döktüğüm gözyaşları için../..yağmurdan özür dilerim..dilerim..”

beni artık sevmeyin
tuza yatırdım gönlümü../..düşlerimin yanına
gözlerimde esrik bir sızı,
alışamadım unutulmaya

Pelin ONAY

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Edarella

Ayaklarım çıplak kaldı.
Külkedisi bendim..
O lanet kız ayakkabılarımı çaldı.
Şansa bak!
Küçücük kasabada sadece ikimizin ayağı aynıydı.
Şapşal prens anlayamadı...
Oturup balkabağının yanında ağlayacağımı sanıyorsanız,
Yanılıyorsunuz!!!
Diğer balo ne zamandı :)


-€daLinka-

Yangın Artıkları !

Yoruldum..
Kıvılcımlardan çıkacak yangın tahminlerinde bulunmaktan.
Sonra da söndürecek damlaları toparlamaktan
Çok yoruldum!!!

Ruhumun yedek parçalarını da tükettim üstelik..
Yapılabileceklerin hepsi yapıldı,
Söylenebilecek herşey tekrar olacak artık.
Yalnızlık dişlerimi birbirine çarptıaracak kadar soğuk..
Görünürde herşey kabuk bağlamış olsa da,
İçi yanıyor,acıyor hala.
Ben yandım!!!


-€daLinka-

13 Ağustos 2009 Perşembe

Bekle

Geleceğim bekle dedi

Ben beklemedim o da gelmedi

Ölüm gibi bir şeydi

Ama kimse ölmedi!!



Özdemir Asaf

Gidiyorum..!!

Bana kızma
Beni unutma...
Beni güzel hatırla...
Bu yazdığım son mektup
Farzetki bir deprem oldu
Yıkıp geçtim hayatını
Yada bir yangın oldum yaktım evini
Sonra kül oldum kaybolup gittim
Yada bir kabus idim senin için
Uyandın ve ben bittim...
Beni güzel hatırla...
Çünkü sevdim seni...
Alıştım imkansız oluşuna
Boynum omuzlarıma ağır geldi kaldırmadım
Beni güzel hatırla...
Binlerce mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım mavi gözlerine
Çoğunu yakdım ...!
Sakladım içimde sevabını günahını
Sessizce gittim Senden
Sende anlamadın beni
Beni güzel hatırla...
Sana gülüşümü sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirlerimi yaktım
Söylenmemiş türküler söyledim her köşede
Vedalar kahrolsun
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda
Beni güzel hatırla...
ağladığımı düşün
Yeşil gözlerine baka,baka
Şimdi senle yaşanan güzel günleri ateşe veriyorum
BENİ GÜZEL HATIRLA
Gidiyorum...

Alıntı

Babamdan Öğrendim..

Babamdan öğrendim,
yerde ekmek bulunca yüksek yere koymayı,

kuşlar yer derdi...

Hiç yiyeni görmedim.

Seni gördüğüm an ulaşabileceğim en yüksek yere koydum,Sevgilim!...

Şimdi nerdesin?

Kuşlar mı yedi?...
Alıntı

22 Haziran 2009 Pazartesi

Bir Başlık Olmamalı Zaten

Seni kimsenin tahmin edemeyeceği kadar çok özlüyor ve çok seviyorum babacığım..
Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...