Gecenin en karanlık anında bir yıldız parıldadı işte…
Ve sen düş olmaktan düştün o an…
Yeniden gerçeğin ta kendisiydin,
En alışılmış ama en anlamlı cümlelerinle…
Ben sensizliğe,bizsizliğe göz yaşı dökerken geldin yine birden bire.Alışıktım ben senin aniden gelişlerine zaten hiç beklenmedik anda gelir,en savunmasız olduğum anda beni rüzgarında savururdun.yine öyle oldu bak işte…Yine ben ağlıyordum ve yine sen bundan habersiz gelmiştin…Yüreğimde yanan ateş senin rüzgarında sönüverdi hemen,tüm kırıklar yaralar berelerde uçuştu her bir yana…Benden,bizden çok uzaklara…Sen geldiğinde hangi kuvvet akıttırabilirdi ki zaten o damlaları gözümden.İmkanı var mıydı ki sen benim gülümseme sebebim değil gülüşlerimin ta kendisiyken.Sen gelirsin de ben gülmez miyim ömrüne ömrümü adadığım sevdiğim? Sen gelirsin de benim telaşım bayramlık çocukların telaşını aratır mı ? Ama ya gidersen yok yok hayır bunu düşünmek istemiyorum.tekrardan o soğuk toprağı iliklerime varana kadar hissetmek istemiyorum.Belki de tam bir geliş değildi bu ama olsun.Geleceğine dair bir umuttu.Ucu bucağı görünmeyen,ufacık bir aydınlığa hasret kalınan, bir tünelde ben buradayım diye haykıran bir ışıktı.
Yolun sonunda belki bir göz yanılsaması olarak kalacak aldatıcı bir parlaklıktı,belki de şuan gözlerime yansıyan parıltı kadar gerçek umuda,sevdamıza yolculuğa davet eden bir bilet…
Ayrıyken bile arada ayrılık yok,sen ben yok diye haykıran sevgili,seni anlamaya artık gücüm yetmese de benim aşkım beklemeye yeter…
Haydi git artık,yollar gitmeden bitmez.
Kavuşmalar olmaz ayrılmadan…
Ama dönmeyi unutma,döndüğümde geleceğim yer tek senin yanındır diye verdiğin sözü unutma !
Haydi hala duruyor musun ?
Git de gel sevgili…
Bugünleri erteledik ama yarınları kaçırmayalım…
Yarınlara ithaf ettiğimiz bu aşkı unutmayalım…
Ve sen düş olmaktan düştün o an…
Yeniden gerçeğin ta kendisiydin,
En alışılmış ama en anlamlı cümlelerinle…
Ben sensizliğe,bizsizliğe göz yaşı dökerken geldin yine birden bire.Alışıktım ben senin aniden gelişlerine zaten hiç beklenmedik anda gelir,en savunmasız olduğum anda beni rüzgarında savururdun.yine öyle oldu bak işte…Yine ben ağlıyordum ve yine sen bundan habersiz gelmiştin…Yüreğimde yanan ateş senin rüzgarında sönüverdi hemen,tüm kırıklar yaralar berelerde uçuştu her bir yana…Benden,bizden çok uzaklara…Sen geldiğinde hangi kuvvet akıttırabilirdi ki zaten o damlaları gözümden.İmkanı var mıydı ki sen benim gülümseme sebebim değil gülüşlerimin ta kendisiyken.Sen gelirsin de ben gülmez miyim ömrüne ömrümü adadığım sevdiğim? Sen gelirsin de benim telaşım bayramlık çocukların telaşını aratır mı ? Ama ya gidersen yok yok hayır bunu düşünmek istemiyorum.tekrardan o soğuk toprağı iliklerime varana kadar hissetmek istemiyorum.Belki de tam bir geliş değildi bu ama olsun.Geleceğine dair bir umuttu.Ucu bucağı görünmeyen,ufacık bir aydınlığa hasret kalınan, bir tünelde ben buradayım diye haykıran bir ışıktı.
Yolun sonunda belki bir göz yanılsaması olarak kalacak aldatıcı bir parlaklıktı,belki de şuan gözlerime yansıyan parıltı kadar gerçek umuda,sevdamıza yolculuğa davet eden bir bilet…
Ayrıyken bile arada ayrılık yok,sen ben yok diye haykıran sevgili,seni anlamaya artık gücüm yetmese de benim aşkım beklemeye yeter…
Haydi git artık,yollar gitmeden bitmez.
Kavuşmalar olmaz ayrılmadan…
Ama dönmeyi unutma,döndüğümde geleceğim yer tek senin yanındır diye verdiğin sözü unutma !
Haydi hala duruyor musun ?
Git de gel sevgili…
Bugünleri erteledik ama yarınları kaçırmayalım…
Yarınlara ithaf ettiğimiz bu aşkı unutmayalım…
CNN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder