16 Mayıs 2009 Cumartesi

Hiç Olmadığımız Kadar Yokuz BİZ !

Susma...
Durma...

Hadi...!
Bırak kendini devrik cümlelerime...
Şaha kaldır tüm kelimelerimi...
Seni el üstünde tutan harflerimi yağmala...
Gecenin ürkütücü karanlığını devir üstüme...
Damarlarımda dolanan SEN'i kes...
Yere düşen her damlanın sesinde yankılansın adın..



Titreyen kirpiklerinden düşür beni...
Enkaz altında kalan duygularımın canını yak...
Kalbime düşür ihanetinin yüzsüzlüğünü...
Dudaklarımın arasından çek al seni sevişlerimi...


Beni sana yazdıran Kadın..
Hadi susma...
Durma...

Övün kendinle,alkışla aldanışlarını..
Ve gözlerime daya ihanet kokan bakışlarını..
Hadi...!
Sen söyle bedenine değen nefeslerin adını?


Ömrümü ayaklarına doladığım Kadın...
Uçurumundan atıyorum düşlerimi,senle beraber..


Hadi..
Dilimizde ıslanan şarkımızın tadını sök al damağımdan...
Yandığımız gecelerin üzerine soğuk su serp...
Hayallerimle örttüğüm üzerini bir hamlede aç...
Hadi yık üstüme tüm yaşan(a)mamışlıkları bir hamlede...


Oysa seni ne çok sevmiştim ;Kadın..

Şimdi ise;katledilmiş bir aşk'ın iki figuranıyız..
Sana dair her repliğim yüreğimi kanatıyor..
Kanayan yaram;
Evcil sevdam...


Hadi susma..
Durma..
BAK..!

Artık bakışlarım gecenin canını yakıyor..
Düşlerim Katrankarası oldu,göremiyorum seni...
Mat bir renge büründü yaşan(a)mamışlıklarımız..


Sen yoksun..
Ben yokum..
BİZ yokuz...!

Hem de;

-Daha önce hiç olmadığımız kadar...


Axi_PrenS

Öyle Bir Düşmek..

Öyle bir düştüm ki senden düşlerim de düştü, Kanadı dizlerim…

Sahte masal dünyamın uçarı oyununda kaybettim masumiyeti


Tutunmaya çalıştığım bütün dallarımı kırdım bir bir,
Kırıklarını topladım sonra sevda dizelerimin…
Gözlerime çöken hüznün damarları,
kök saldı bedenimin yosun tutan turkuazında


Ve ben hala bir çocuktum aslında,
Bir türlü büyümeyen yada göze alamayan büyümeyi
İçimde bir yerlerde, ruhumun en dişi derinliklerinde bir çocuk
Katledilen, her soluğumda can çekişen,
En masum günahların bir kordon misali bogazına dolanmasıyla yitip giden…
Ruhum şimdi bir puzzleden farksız
Deforme olmuş ve kayıp birkaç parçası,
Önsözü asla olamayan yitik bir muamma kitabı,
Hücrelerime işleyen tutsak bakıslarından çalıyorum dudaklarımı…

Öyle bir düştüm ki senden düşlerim de düştü,
Kanadı ellerim…


Kaç şarkı küf tuttu karaya vuran intihar siluetimde,
Beyninin kıvrımlarından süzülüp silindim en büyük tufanında aşk haritasının
Kaç şiir yandı teget gecen avuçlarımızın kanayan boşluğunda,
Çıkmaz sokakların
Antik kaldırımlarında büyüttüğüm sürgün yüregimi çöplüğüme gömdüm…
Bu gece ben sağnak sağnak ölebilirim kan kaybından
Yada çocuk yanımın vurulduğu yerden tekrar geçebilirim
Soyunup geceye, sensizlikten vurgun yemiş ben’i boşluga bırakabilirim…
Oysa şifresini kırıp hayatımın bir romanı baştan yazabilmek isterdim
Gözyaşlarımı içime akıtıp yüregimi yeniden filizlendirebilmeyi,
Ne çok isterdim küllerinden dogan sarhoşluğumla
Çarpmadan duvarlarına bedeninde hüküm sürebilmeyi,
Yalnız benim dediğin semalarında süzülebilmeyi…

Öyle bir düştüm ki senden düşlerim de düştü,
Kan ağladı gözlerim…


Ve sen, önce planını yaptın asi cinayetinin
Ve sen, sonra gittin.
Giden için kalmakmı zordu,
Kalan için unutulmakmı!
Giden için aşkmı zordu,
Kalan için yaşamakmı!
Seni kaç kez yaşattım bende
Beni kaç kez öldürdün sende

Öyle bir düştüm ki senden düşlerim de düştü,
Kanadı yüregim…

Alıntı

Mut ( suz )


Kim istemez mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın?



Cemal Süreyya

Okudum Seni Hasretle Ve Sevgiyle..

Uzun zamandir okumadigim ve özlediğim satirlarından...Sessizliğin fazlasıyla konuşkandı.

Beni bir zamanlar anladığına inandığım satırlarından geldim

yürekli sevginden..
Okudum seni hasretle ve sevgiyle!..Ama ben senin artık hiç yazışmayacağımızı bilen satırlarından geldim..
Düşlerin nerede sevgili(?) düşlerini göremediğim satırlarından geldim.Korkularım ne zaman bitecek sevgili..? Düşlerin ne zaman gün ışığına çıkacak..? Ve sen nereye yerleştirdin sana verdiğim güzel sevgimi..?

Ört üstünü ne olur üşümesin ve gösterme kimseye..!Özenip beğenip almaya kalkmasın kimse..Bari sevgim sende kalsın.

Çünki ben senin ,artık beni istemeyen satırlarından geldim…!!!!

Inancini ve güvenini yitirdi bana her zaman güven diyen sevdan; simdi o yetim ve öksüz bir hâlde uzayın boşlugunda kaybolan sesinle..
Gitmedim…Gitmeyecektim…Gitmeyide hiç düşünmedim..
Gözlerinden biraz hüzün icmeme izin verir misin..(?) Bitmiş olsa bile aşkın geceleri mavi masallar anlatan bir ben kalsamda yalnızlıgımda; bana biraz umut ve anlayış verir misin..? Kendim için bir şey istiyorsam namerdim ama içimdeki çocuğu güldürmek icin bana rengarenk balonlar alır mısın..(?) Agladigim ve korkularimi yenemedigim zamanlar oluyor bazen. Sesimi uzaklardan da olsa duyup gelerek bana biraz sabır ve gülüş verir misin sevgili..(?)

Ben senin bu sorulara cevap vermeyen satırlarından geldim..

Artik gidiyorum desem de nereye gidebilecegimi ben de bilmiyorum… Senden uzaklastıkça sana daha da yakın olduğumu hissetmem Bir tek beni duymuyorsun beni işitmiyorsun gibi..

İşte bu yüzden ; Ben senin artık beni duymayan satırlarından geldim sevgili…!!Beni artık hiç duymayan satırlarından…!!!!


Biliyor musun ben sana kavuşmayı degil; sana kavuşmayı düşlemeyi sevdim! Bu yüzden de ben senin bu düşleri kanattığın satırlarından geldim sevgili..

Bu düşleri delik deşik yaptığın satırlarından!!!!

Gülüşlerinle alkışla beni yeter..Çünkü seni sevdiğimi bilen ve bilecek olan satırlarından geldim..

Şimdi de seni.Dahası bizi o satırlarda bırakarak gidiyorum…
Ama sen ne olursa olsun gülüşlerinle alkışla beni.


Alıntı

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Fotoğrafın Dili..

Kimi zaman fark etmiyoruz yanı başımızdaki şansı, sevgiliyi, acıyı, umudu.
Yanımızdan geçen biri belki katilin olacak ilerde.
Yada merdivende arkanda oturan çocuk hayatının aşkı.
Karşı kıtada oturan bir kadın var belki bu dünyada seni anlayabilecek yegane insan.
Dünyanın öbür ucunda yaşayan biri var belki yıldızlara bakarken seninle aynı şeylere kafayı takan.

Kocaman bir zincirin halkalarıyız biz.
Ne kadar yabancı gibiysek de yakınız aslında.
Birimize bir şey olduğunda karışır düzen.
Tek sorun farkına varmakta..

Alıntı

7 Mayıs 2009 Perşembe

' ...Sen Gittin.. Şarkı Başladı... '

Sen gittin uzadı yollar..
Sen gittin,
Büyüdü yolların sonunda ömrüme biçilen keder!

En kötüsü alıp da başını gitmen sanırdım
Kalbini kalbimden uzak kılman daha da fenaymış meğer!

Sen gittin uzadı yollar..
Sen gittin,
Büyüdü yolların sonunda ömrüme biçilen keder!

En çaresiz bırakanı yalnız kalmak sanırdım bu hayasız dünyada
Sensiz kalmakmış göreceğim en koyu renk aslında !

Sen gittin uzadı yollar..
Sen gittin,
Sustu tüm sesler..
Sen gittin,
Küstü nefes almalar..

Sen gittin,
Ben bittim,
Bir tek..
Şarkı yeni başladı !

Gökçe ÇORA

Yağmur Bir Kez Daha Çiselerken...

Yağmur bir kez daha çiselerken,
Penceremin ucunda
Yalnızlığımı akıtıyorum suya,
Gözlerimi bırakıyorum yansımana.

Sesini dinledim yağmur.
Hani kimseyle pek konuşmadığın gibi,
En sevdiğimiz şeyi yaptık yine karşılıklı;
Her zaman ki halimizle durulduk, dinledik suskunluğumuzu

Bu yüzden sen yağmadıkça,
Bir şeyler eksik sürekli.
Senin gibi kudretli suskunluğa,
Tenimi tercüme eden kalemin ihtiyacı var

İşte bu gece sen yine çiselerken,
yanaklarımdan süzülen damlaların, kim olduğunu bilemeyeceksin.
Ve ben aynı senin yaptığın gibi, her gürlediğinde,
İçimde akan göz yaşlarını haykıracağım

Ne kadar iyi dostmuşuz oysa,
Sen yağmaya devam ederken
Ben yazmaya devam ederken
Gökyüzünün ardında

Ayrılıyoruz,
Ben bırakıyorum aşık olmayı artık,
Ozanlığı koydum köşeye,
Sen sakın bırakma,
Bırakma beni öteye,
ne olursun!

Gözden Düşünce Yürekte Tutunamazmış Aşk..

Gözden düşünce yürekte tutunamazmış aşk…

Şimdi hatırlıyorum da sadece bi kaç hafta önce yere göğe sığdıramazdım seni.Belleğimde ki en güzel,en anlamlı kelimelerin karşılığını sorsalar hiç tereddüt etmeden adını söylerdim.Ve bunlar bile yetmezdi de daha niceleri sıralanırdı bir bir dilime,kalemime.

Peki ya şimdi ?

Ne değişti de hiçlik kavramıyla yarışır oldun be adam ?

Sen ne sevgimi anladın ne de sana verilen değeri ya bunu da anlamazsın. Dur zahmet etme ben söyleyeyim.

Seni unutmak aklımın ucundan bile geçmezken,hala ben seni unutmak için sevmedim ki diye feryat figan herkese bunları haykırırken sen yine yanlış yaptın,zamanında tek doğrum bildiğim. Keşkelere değil iyikilere adını yazdırmaya and içmişken en büyük pişmanlığım oldun be adam.

Söylediğin yalanlar yetmemiş miydi ki ?
Bir yalana daha ne gerek vardı be adam…

Yalan oldun girdin kanıma ve zehirledin beni her kalbimin seninle atışında…

Bir yalan söyledin benim olmaktan çıktın,
Bir yalan daha söyledin yalanın ta kendisi oldun,
Pinokyoyla yarışır oldun,yalan olduğunu anlamak için,
Ne burnunun uzaması gerekiyordu,
Ne de alim olmak…
Tamam bu son artık bir yalan daha gelmez en azından gözümden düşmez derken,
Bir yalan daha söyledin işte ve düştün gözümden…

Gözden düşünce yürekte tutunamazmış aşk…

Bunu da bilmiyordun değil mi tıpkı diğer bilmediklerin gibi.

Mutlu ol dilekleri göndermeyeceğim yüreğine.

Yine yanlış anlarsın sen, mutsuz olmanı istediğimden değil istediğim hiç bir şey sana dair olunca ne de olsa olmuyor diye.

Mutlu ol demeyeceğim sana,
Nasıl istiyorsan öyle ol,
Yeter ki benden uzak ol.
Gölge etme yüreğime,bu anıma,yarınıma…

Adın hiçlikle yarışıyor sonunda bunu da başardın ya …

Sustum.

Bak yine kötü tek söz çıkmadı dilimden ama sen bunu bile anlamazsın ya.

Neyse…


CNN

Güneş Galiba Dünyaya Aşık !

Güneş; galiba dünya’ya âşık
Benden duymuş olmayın ama
Her sabah tam zamanında ufukta beliriyor...
Akşam gidecek demeyin;
Işığı geceleri ay ile birlikte hala buralarda...
Bir yarısını aydınlatırken dünyanın;
Diğer yanını da bırakmıyor asla.
Vazgeçmeyi hiç sevmiyor.
Yıllardır böyle en azından...
Bu arada sakın gülmeyin,
Ben güneş olmaya karar verdim...
İster inanın ister inanmayın ama benimde;
En az dünya kadar büyük bir nedenim var...

Eray Kozan

"Aşk"

Bunca gün, ah, bunca gün
görmeyi seni böyle kırılgan, böyle yakın,
nasıl öderim, neyle öderim?

Uyandı kana susamış
ilkbaharı koruların,
çıkıyor tilkiler inlerinden
çiylerini içiyor yılanlar,
ve ben gidiyorum seninle yapraklarda
çamlar ve sessizlik arasında,
sorarark kendime nasıl, ne zaman
ödeyeceğim diye şu bahtımı

Bütün gördüklerim içinde
yalnız sensin hep görmek istediğim
dokunduğum her şey içinde
senin tenindir hep dokunmak istediğim:
seviyorum senin portakal kahkahanı
hoşlanıyorum uykudaki görüntünden

Ne yapmalıyım, sevgilim, sevdiceğim
bilmiyorum nasıl sever başkaları
eskiden nasıl severlerdi,
yaşıyorum, bakarak, severek seni,
aşk tabiatımdır benim

Her ikindi daha da hoşuma gidiyorsun.

Nerde o? Hep bunu soruyorum
kaybolduğunda gözlerin
Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum,
yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi
geliyorsun sen, bir esintisin
şeftali ağaçlarından uçan.

Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil
o kadar neden var ki, o kadar az,
böyle olmalı aşk
kuşatan, genel
üzgün, müthiş,
bayraklarda donanmış, yaslı,
yıldızlar gibi çiçek açan,
bir öpüş kadar ölçüsüz....

Pablo Neruda

3 Mayıs 2009 Pazar

...değil !

Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim,
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!

Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,
Kesin değil!

Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!

Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!

Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum!
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum,
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum,
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık,
Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim,
Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı,
Sana bakan yanımsa toprakla aynı,
Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin,
Gözlerim yorgun, dudaklarım hissiz,
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır,
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz,
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi, sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil!

Çok çalıştım,
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı “git” izine,
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine,
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen,
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için çok çalıştım,
Daha önce de gitmiştim, kendi isteğimle!
Anladım ki daha önce sevmemiştim,
Çok çalıştım inan,
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye,
Her defasında daha da tozlaşan canımı kırmadan korumaya,
Ve alışmaya kendime, bu göz gözü görmez dumanlı halime,
Çok alışmaya çalıştım hem de,
Tanıştım seninle doğan yanımla da ölen yanımla da,
Birini yaşattım, yaşatıyorum da hala ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da!
Yorulmak dinlenmekle geçmiyor,
An be an çöküyor insanın içindeki güç,
Işığı sönüyor, beyaza dönüyor rengi gitgide, hissizleşiyor,
Ne yormak istedim seni ne de yormak kendimi,
Çok çalıştım,
Gitmeye de kalmaya da,
İkisi de aynı acı,
Kolay değil!


Çisel Onat

Uyandım..

Göğsümün üstünde kara bi leke adın.. Artık sadece güncemde,(s)aklımdasın..
Hani ay doğar ya geceye, öyle karanlık kuyularımdasın..

Adımı "eski" ye gömdüğümden beri.. Çok olmadı, bir kaç gün evvel daha.. Bilirsin konuşamam uzun cümlelerle.. Hep yarım, hep kesik kesik.. Öyle yaşamaya alışmıştım ya yanında, ondan belki de!

'Kal yanımda' dan başka anlamlı cümlem olmadı benim, sen her gitmeye yeltendiğinde.. Notalarım vardı, duymadın. Kan sızan kesiklerim vardı tenimde gizli.. Gizli saklı yaşamadım da senden, bilmeye dedim canıma batanları, görmeye!

Ama, artık vaktidir.. Biline, görüle! Bak, yaktın canımı! Ucundan değil, en ortasından değdirdin ateşe..

Suç bende! saymadım hiç canıma batırdıklarını.. Koparıp aldıklarını, yakıp yıktıklarını, ardında bıraktıklarını bile saymadım..
Oturup ağladım en çok, kokunun başında.. Ne çok hemde, ahh ne çok.. Bari o gitmeseydi, kalsaydı tenimde.. İnanamadım bittiğine..

Uyumadım hiç. Uyanmak var ya, olmadığın bi odaya, odama senle dolmayan bi güne uyanmak var ya.. Eziyetti, çekmemek için uyumadım..

Şimdi, bu içimde sızlayan, durmadan ağlayan;feryat figan yokluğunu nasıl büyütürüm ben? Hiç de anlamam ki dilinden.. Sen susmasaydın, gittiğin yolda olsaydın peşin sıra geldiğimde, büyürdüm de büyütürdüm de ama.. Uyandım işte..

Olmadığın,olmadığımız, eksik, kesik kesik ama uzun, upuzun bi sabaha uyandım.. Güneşten yoksun bi bahar günü.. Kabusum oldu kollarınsız uykular!

Odamın ortasında oturuyorum hala.. hala bıraktığın gibi yanan bir kor içim.. Elimde fotoğraflar.. En çok da biri doldu gözlerime, an gibi hala..
Yollar.. Ardımıza dönüp baktığımız yollar, yollarda dondurduğumuz anlar..

Üç beş fotoğraf karesi, onulmaz bi ten kokusu, yollar, ayışığı, karanlık.. Bunlarmış yokluğun. Az az kesip, çok çok kanatır gibi..

Bu sabah ışıksız bir güne uyandım ben. Yaşıyorum işte, gör diye..

Ama biline; görüle! Sadece uyandım,sadece içime...


aLeoram

Geç(me)Sin Başına Aşk !


Ömre yeni doğan bir yüreğin ilk nefesini alması gibiydi hayatıma girişin..
Öyle kutsaldı,öyle özel!
Tam da bu yüzdendi işte benim böyle hayret edişim,
Güzel olan ne kaldı ki diye diye diretişim!


Ve Umut dolusu beyazlıktı
Senin
doldurup da ceplerine getirdiğin!



Çıkarınca ellerini ceplerinden,
Bembeyaz olunca birden her baktığım,
Sol yanımdaki depremin korkusuyla da olsa gerek,
Saklandım en kuytulara bilerek..


Korkmak zayıflık demek değildir her zaman,
Bazen mutlu olunca da korkarmış meğer insan,
Hem de kim ne der hiç aldırış etmeden!



Vazgeçmenin ne demek olduğu acıta kanata öğretilen yüreğim,
Şimdi nasıl da hevesli derslere girmeye !
Kendisi öğrenecek bu sefer,
Sevdayı İlmek ilmek işleyerek …


El emeği,
Göz nuru ..
Görsün herkes diye duvara mı asmalı !

Elem tere fiş,
Kem gözlere şiş…
Değmesin nazarlar diye sandıklara mı saklamalı!



Seni düşündüğüm gecelerde piç olan uykularımın hakkından gelmek istiyorum..
Ve düşmek yollara senin peşinden,
Bilmem kaçıncı koyun atlarken çitlerden !


Aklımdan bir sayı tutar gibi sevmek istiyorum seni..
Geçsin sonra zaman,
Ben seni severken öyle,
Geçsin işte hiç farkına varmadan,
Tadına vararak bir tek
Mutlu olmanın farkındalığını yaşayarak,
Ve yaşatarak galiba en çok,
Seni dünyanın en mutlu insanı olarak görmek demek ne demek
Ve sen işte tamda bunun anlamını gözlerimde görerek…



Geçsin işte zaman…..
Aklımdan bir sayı tuttuğumu hiç unutmadan ben,
Geçsin işte zaman…..
Bir tek hangisini tuttuğumu düşüne düşüne ben!


Hem hatırlamasam ne olur,
Hangisi hiç bilmesem,
Tuttum
ben
Tutuldum
bir kere
Tutuştu kalbim
Tutumlu bir sevdanın sokağında…


Kimsenin kimsesi bağırmıyor bu sokakta akşam olunca,
Hava karardı haydi eve diye !
-Bildiğinden mi ne herkes,
Aşıkken hava hep günlük güneşlik
Sesleniyor birisi arkamdan,ha duyuldu ha duyulacak,
Geçmesin başına aşk!!
Şapkanı al yanına ,oldu olacak….-



Kimse kalplerle oynamıyor bu sokakta,
Ve düş/ünce düş/lerden dizleri kanıyor insanın bir tek,
Yürekler hep iyiler üzerinize afiyet !


Geçsin işte zaman…
Sen benden,ben senden,biz bizden hiç geçmeden!
Geçsin işte zaman…
Sen ben,ben sen,bir biz hiç tükenmeden!


Öyle razı ki yüreğim,
Ömür boyu bir sayının peşinde koşmaya !
Öyle emin ki yüreğim,
Yetmeyecek bir ömür sana doymaya !…


Gökçe ÇORA

Bizi Aradım Bu Gece Herkeste.. Her Yerde.. !

Her zamankinden daha çok ihtiyacım vardı sana bu gece!

“ANLAMADIN..”


Öyle acınası bir haldeydim ki hiç bu kadar kimsesiz hissetmemiştim kendimi.
Yalnızlığımı bir zırh misali geçirdim sırtıma çaresizliğimle de bir siper misali etrafımı çevreledim.
Dokun(a)ma diye bana daha fazla acıt(a)ma diye beni.
Ağlamamak üzere söz verdiğim gururumu da çiğnedim attım yine.
Gariptir ki; kendime bile söz geçiremez oldum artık.
Kendi hayatıma bile yön veremez oldum.
Kendi sahnemden, başrolünü oynadığım bu filmden çekildiğimi hissediyorum.

Yoruldum !..

Her zamankinden daha çok bekledim dönmeni bu gece!

“DÖNMEDİN..”


Gözüm kulağım kapıdaydı hep.
En ufacık bir kıpırtıda kalktım yerimden etrafıma bakındım.
Gölgen bile adım adım kaçıyordu sanki benden.
Oysa ki hiçbir şey olmamışçasına giriverecektin kapıdan.
kulağıma fısıldayacaktın
“Ben geldim” diyecektin usulca çoktan daldığım uykudan uyandırmak istemezcesine.
Ve ben karşımda seni görüverince önce gerçek mi rüya mı ayırt edemeyecekyine de bu karmaşayla boynuna atılıverecektim.
”Sevgilim” diyecektim sana “sevdiğim hoş geldin!”
O an dünyanın en mutlu insanı ben olacaktım..
Olmadı..
Ama her yeni doğan güneşe inat gelmeyişlerine inat sana inat bekledim ben her gece seni.
Bilmesen de bilmek istemesen de öyle deli sevdim ki seni!

Çok sevdim!..

Her zamankinden daha çok özledim seni bu gece!

“HİSSETMEDİN..”


Bir zamanlar beni bulutların üstünde yaşatan çılgınlarca sevdiğim elimden tutan gözyaşlarımı silen o insanı “sen”i özledim.
Ve onun gözlerinde kendini bulan onunla mutlu onunla tam-eksiksiz olan o küçük kızı “ben”i özledim.
Ama en çokta “biz”i özledim biliyor musun?
Hala niçin yakıp yıktığını anlayamadığım “biz”i..

Ve bizi aradım bu gece herkeste
her şeyde
tozlu albümlerde
kurutulmuş çiçeklerde
gözyaşlarıyla ıslanmış şiirlerde

her yerde!


BULAMADIM !..
Kes Sesini Yüreğim..Sus..Sus İşte...