Ölümlerden ölüm beğendim düşlerime,
Yüreğimin sesi kesse sesini,
Düş kokusu sızmayacak karasına gecenin.
Gece sade kalacak
Ve sadece
Sarhoş naraları duyulacak sokak lambalarının dahi söndüğü caddelerde.
"Sus " demezse/m anlamıyor/um!
Kesmiyor sesini işte!
...
Çaresizliğimin önünde diz çöküp yalvarıyor
Beş kuruşun az geldiği,
Altı kuruşa ise değmeyen ruhum!
O kadar da söylemiştim oysa;
Yüreğim/ne bile eğilme.
Asilliğinden de ödün vermemeli yalnızlığım.
...
Ey kendim/ni bilmezliğim,
Biz bu hallere düşecek insan mıydık?
Zaman geçtikçe,
Aman diyecek tüm hallerim.
Halsizliğim de abanacak üzerime.
Bazen söz dinletemiyoruz işte,
Kimseye,
Kimsesizliğe...
...
Kimse, "siz" kadar yakın olmadı taa içerilerime,
Bu yüzden incinmeyiniz ruhumu katledişlerimden.
Kendime, kendimden öte borçlandım.
Kurdum kurdum düşleri ve
Kendimi aldattım.
Yaşanmış anılarım,
Yaşanmayacak tüm yarınlar,
Ziyan ve zebildir lûgatında yalnızlığımın.
...
Dedim ya,
Beş kuruşun az geldiği,
Altı kuruşa ise değmeyendir ruhum!
İşte sırf bu yüzden,
Ölümlerden ölüm beğendim düşlerime.
Duydunuz mu kalemimin sesini kırılırken?
-Kül Kedisi-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder