31 Mart 2009 Salı
Bilmem Anlatabildim Mi?
Hayatım alacalı
Kalemi elime almam
Canımı acıtanlar için sakıncalı
Seçemiyorum seni silüetin karıncalı
-EdaLinka-
Dilimin Ucunda Islanan İki Kelime...!
Her zamankinden daha bi "Özlem" dökülüyor dilimizin ucundan..
.
.
Sen bir masalın şımarık kahramanısın sadece ..
Okundukça varsın,düşlendikçe gerçeksin..
Sonrası yok..
Sonrası terkediş ve dönüş arasında sıkışmış hüzünlü bir bakış..
Geç kalmış olmanın verdiği bir pişmanlık..
Ve sızlayan bir eski yara..
...
Sonran yok artık..Dön ve git...
Giderken yüzünü yüzümden çek ..
"Güle güle" havasında olan dokunuşunu tenimden sök..
Bir de gölgeni yakan adımlarının izlerini de al ..
Ve geldiğin gibi yine git..
Ardından;
Her zamankinden biraz daha tutuşur bakışlarım..
Biraz daha küllenir sol yanım..
Belki biraz daha boş kalır ellerim,daha da soğur avuçlarım..
Benle beraber İstanbul'da öylece kalır..Donuk ve boş..
Ama;
Sen yine de bu şehrin sokaklarından akıp git..
Karış karanlığa..
Bir ben bir de ay şahit olsun gidişine..
Her zamankinden biraz daha fazla gömeyim geceye ikimizi...
...
Esas oğlan içine akıtır yaşlarını,belli edemez..
Esas kadın gurur yapar,dönüp ardına bakamaz..
Biliyordu ikisi de;
Tenleri ayrı koksada,yürekleri beraber çarpıyordu her zaman..
Ve biliyordu ikisi de;
Dillerinin ucunda ıslanan kelimeleri bir sıksalar..
"Seni seviyorum"lar dökülürdü yere damla damla..
Oysa şimdi;
Her zamankinden daha bi "Ayrılık"...
Her zamankinden daha bi "Özlem" dökülüyor dilimizin ucundan..
...
Axi_PrenS
Troy
Tarak geçmez gönlümün arasından
Pür çirkinliğime rağmen
Söylemlerim belden yukarı
Aşağısı
uç
-ur
-um
Kurşuni kalemle yazılmış
Aşk sanatı nefesleri
Ölüme çok yaklaşmışken
Kaçırdım elimden ipleri/
Geri dönemeyen felçli zamanlar
Sen/ben ya da diğerleri
Kendiliğinden serbest kalmış
Parmakları işlemeli
Kim bilir kim idi
Tenimi titreten sözlerin sahibi
Kurşuni miydi gerçekten?
Örterken üzerine kendini
Masal mı diyorlar sizin dilde
Yoksa çok mu afilli?
Ruhum açık arttırmada
Oysa bedenim bedevi[
Bu işte bir terslik var/
Siyah giymez aşıklar
Bir ters bir düz
Akar yalnızlıklar
Akar akar akar
Adına hangi yunan tanrıçasını seçsem
Yoluma çıkar.
Sessiz düşler görürsen gözlerimde
Olabildiğine kindar
Uyuşmuş yalnızlıkları kaldır üzerinden
Hecelerimde tortular...
Ben, senin tırnak içine alınmış şeklinim.
_DuYGu_
SEN
seni anmadığım bir güne şahidim.
ve sen unutmaki meleğim
ben sensiz bitiğim ve yitiğim
ismini anarken yüreğim titrer
seni görmeyi gözlerim ister
sen yoksun olmayacaksın
sen benimle kalmayacaksın
sen hayatımın en sevdiği yalanısın
sen beni mecnunla arkadaş kılansın
sen beni bana unutturansın....
sen sen sen beni aşka inandıransın
sen hayatı yalan kılansın
sen artık yabancısın ama hayattasın
ben benim ama hayatta yokki benliğim
aklım firarda gönlüm kendini unutmuş
yüreğim solmuş ismimi bile unutmuş tak bildiği sensin
benim gönlüm yalanla(senle) avunmuş...
i_Sy_An
Özlemek'mi?
Daha dogrusu geçmiyor…Hiç geçmiyor…
Zaman durmus olmali , yoksa durdumu ?
Günessiz bir sabaha uyaniyorum o özlem’le,
Yildizsiz bir geceye uyuyorum o özlem’le,
Özlemekten öte olmus benimkisi, simdi anliyorum.
Sokaklar karanlik, isik yok, heryer soguk, buz gibi !
Bazen gözlerimden akan iki damla yas isitir oldu o kadar.
Aklimdan çikmayinca anilar...
olur olmaz yerde, herseyde gözlerim dolar oldu
Yüremek, senin olmadigin, hatta olma ihtimali olmayan sokaklarda,
bu özlemle ne zormus !
Hemen nefessiz kaliyor yüregim.
Yokus çikmis gibi...
Hos sonu sana varmayan yollarin hepsi yokus benim için.
Gözlerim yorgun, her yüzde, her sokak kösesinden otobüste,
kalabaliklarda seni aramak’dan yorgun düstüler...
Tuhaf ! Sen olamazsin’ki..
Ama gel gör engel olamiyorum kendime, yinede ariyor seni gözlerim bulamayacagini bile bile....
Etrafimda insanlar, çesit çesit, yüzler gülüyor, belki sahte, belki sahici.
Bilemiyorum, zihnim yorgun, ayirt edemez oldu artik...
Ya benim gülüsüm? O hiç bir zaman içten olamadiki...
Bu özlem yüregime düstü düseli hiç gülmedim ben !
Ne zamanki yanimda sen olacaksin, iste o zaman gülecegim, günesi olacak sabahlarimin,
Yildizi olacak gecelerimin, hatta kaymalarini beklemeyecegim artik...dilegim gerçeklesmis olacak...
Anlami olacak sokaklarin, iste o zaman yürüyecegim, hatta kosacagim, nefesim hiç kesilmiyecek...
Biliyorum çünkü, yanimda olacak, nefesimin sebebi, ta kendisi...!
AySe
13 Mart 2009 Cuma
Dilenci
Deli Kızın Türküsü
Yollar karanlık...
Gitti mi dönülmez bir ayrılık kokusu var havada. Yani peşinsıra gelinmeli her nereye gidiyorsan, ayak izlerin takip edilmeli.
Yoksa terkedeceksin hayallerimi,
Yoksa duymayacaksın sana dairliğimi,
Yoksa gideceksin...Ciddi ciddi gidecek(mi)sin...
"Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Ben yağmura deli, buluta deli
Bir büyük oyun bu yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli..."
- Ya öldürmeli her adımınla giderken,ya da sevmeli her bakışınla yeniden...
Ve başlıyor içimin sayıklamaları. Bakışların donuk, adımların tahminimden hızlı ve uzun...kaçıyorsun
Tüm suçlamalardan, bahanelerden arındırıp benliğini, sana dair tüm güzellikleri inatla bana bırakıp gidiyorsun. Avucumda kırık-dökük bir sevda, burnumda kokun, gözlerimde suretin...arkana dönmeden...terkediyosun
"Bu anlamsız bu yağmur
İşlemez karanlıkta
Garipliğine yan
Yan yürek yan
Gitti giden gitti giden..."
Sen giderken ışıkları sönüyor ruhumun, her hücre karanlığa açılıyor vücudumda. Dirhem dirhem kemiriyor, yutuyor bu karanlık beni. Güneş çıksa yakıyor gözlerimi,kapatıyorum geri. Diyorum boşa doğuyor bu güneş, boşa başlıyor her yeni gün. İçimde zerre heves yok yaşama dair. Gitgide kayboluyor suretin gözler önünden.
En çok bu kahrediyor işte;
Gözlerimi kapıyorum,yüzünü seçemiyorum...
"Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine
Konuşmasak ah anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır hayır düşünmesem!
Senin hiç hiç hiç haberin olmasa.."
Sessiz sedasız sevsem seni.Öylesine,uzaktan...Mevsimler girmemişcesine aramıza düşünsem seni.Nefesini çeksem içime,sarsam kollarımı kendime,sen sansam beni..Konuşsam rüyalarımda seninle,anlatsam tüm içimdekileri senmişcesine,sanki beni anlıyormuşsun gibi düşünsem.
Mutlu olsam sonra;
Eskisi gibi sansam bi an herşeyi...
Sen de bozmasan büyüyü,öyleymiş gibi yapsan..seviyormuş gibi
Senden bi'haber ama hâlâ seninleyim sevgilim...
SeCciL
4 Mart 2009 Çarşamba
" Geç/miş/im "
Saymadım hiç bu kaçıncı!
Dile geldikçe sol yanım adım adım,sanki daha da güven veriyor bana benim varlığım!
Bazen bir söz,bir hece belki..
Mesela seslenirken bana ilk çıkan ağzından gibi!
Haydi koş diyor,yakala,çık merdivenin en yükseğine...
-Çok yüksek- diyorum, -nefesim yetmez bu kadarına- !
Aşk diyorsun,nefesin kesilmesi değil midir aslında!
İnanıyorum sana....
Yüreklice!
Hani o en çocukluğumdaki gibi,
Masumca..
Sana !
Bana !
Bize !
Koştukça,iz sürdükçe peşinden,ütopik bir hal alıyorsun sonra..
Hani ne kadar uğraşırsan uğraş,parçala kendini,diren,arzula,inat et...
Hiç gerçek olmayacak olanından işte!
Olurken ve sanki yaşanmış gibi biterken tüm bunlar,olmadığın,varolduğuna inanmaktan uzaklaştığım her anda,hiç olmayacak zamanlarda ortaya çıktığın,aşık ettiğin sonra nefret uyandırdığın,sıcaklığının şevkat olduğunu sanıp da yanıldığım ve üşüyünce sayende buz gibi gerçeğe uyandığım sen,aslında yoktun ki hiç oldurmaya çalıştığım herhangi bir yerde!
Sadece geç farkettim ben bunu,ne acı..
Sandım ki,
Gördüm seni...
Baktım ve gördüm yani!
Ayırdedebilmek baktığını ve gördüğünü ne büyük bir şans aslında!
Baktın bana..
Baktın ve kör oldun sonra sanki adeta!
Anlatmak istedim sana çığlık çığlığa,
Yüreğimde ki ateş parçaları dilimde diye!!
Bir imkansızken yaşanan,
Ben inandım,
Sonra belki gerçekten sende duydun sandım,en içerinden!
Ahh aşk....
Ne zor bilmek seni ve sindirmek içe en yok görmelerden!
Sana tutulan canım gibi,
İlk çıktığında karşıma hani,
Gözlerine dalıp da yola çıkan,
Gözlerine misafir gözlerimin gördükleriyle bakmak sana en tutkulu hallerimle...
Herşeyin,hani o gerçek bildiğim,olduğuna inanırsan sen,bende burdayım demek gibi içten olduğu,hayallerin pembe döndüğü,umut kırıntılarıyla bezenmiş bir sevdaya benzedin sonra sen!
San-dım...
Ve bir gün,düştüm!
Gerçeğin en ortasına..
Yaralandım..
Kanadım..
Yandım..
Yanan yaralarımı sonra,gözyaşlarımla islattım!
Acının en hastalıklı halini enjekte ettim damarlarıma..
Yapan bendim ya ne geldiyse başıma,bulanda ben oldum o en hastalıklı halimin panzehirini bir başıma!
Alıp da elime makası kestim ne varsa mevcudiyetine ait hafızamda...
Kesik kesik bir bellek,belki göze batan boşluklar var...
Ama neler gelip de geçmedi ki hayat sayfamdan..
Yani uyandım ben!
Ve düştüğüm gerçek,kucaklarken beni hoşgeldin kendine naralarıyla,mutluydum çok!
Tüm karabasanlarımı,çetrefilli bütün bulunma hallerimi,seni belki adam eder diye umudettiğim bütün ikinci el duygularımı bırakmayı unuttum sanma sakın sana!
Benim geçtiğim yollardan geçeceksin daha..
Düşe kalka hemde!
Kalacak sol yanın,yara bere içinde hemde!
Ve adım neyse işte öyle eminim,hep bomboş olacak dört yanın!
Ve yazık sana son lafım,
Başaracağım sanıyorsun ya hani,
Sen öyle san aklı başka yanına kaçmış
Geç-miş-im !
Gökçe/29.11.2008
Seni Sevmeyi Özledim..
hasret mi?
yağmurun toprağa bir an önce kavuşma isteğinin bir sebebi olmalı
özlem mi?
ayın gökyüzüne çabucak tırmanmasının bir sebebi olmalı
zaman mı?
benim seni hatırlamamın bir sebebi olmalı
kokunu odamda hissetmemin
gözlerimi kapadığımda seni görmemin
gözlerine baktıkça yüzümü dökmemin
bir sebebi olmalı
bunun adı aşk mı?
sen gideli çok oldu sevdiğim
peki ya ben biteli?
seni görmeyeli ne kadar oldu bilmiyorum
aslında biliyorum
ama kendime bile söyleyemiyorum
ya halen seni seviyorsam
ya seni özlüyorsam
o dokunuşları
odamı aydınlatan kokunu...
simdi boşver beni
sanırım yine seni sevmeyi özledim
yine sensiz
yine sessiz
karanlık bir gecede...
Gürkan Akan
1 Mart 2009 Pazar
' Soyut Düş '
Düşümdesin sen,daha bile öte !
Bitmesin istiyorum gece,
Sen gitme hep kal diye !
Bulmalı bir yolunu,
Direnmeli hatta ..
Uzağımda kalsın hep uzaklığın soyutluğu ile !
Değince gözüme gözün,
Korkuyorum çok ..
İstiyorum ki sen bil bir tek beni ,
Herkesten çok !"
Gökçe ÇORA / 22.02.2009
Bana Mutlu Olmak Yaramıyor Anne!
Bir elimde özlemlerim,bir elimde yitirdiklerimin enkazları...Sabun köpüğü gibi kayıp gitti avuçlarımdan sevinçlerim.Yine başaramadım anne.Yine sevmek boğazımda düğümlendi...Ne yaptımsa gideremedim acısını...
Sadece bir gün istemiştim...Mutlu olmak için bir gün çokmuydu sence.Bir kelebeğin ömrü kadar kısa sürsede inadına yaşamak istemiştim.Oysa ne büyük bir özlemle kucaklamıştım,beklemeyi bile onunla sevmiştim.Şimdi yarım kalmışlıkların gölgesinde ince ince sızlıyor içim...Benim mutluluklarım camdan...En ufak bir esintide parçalanıyor.Kırıkları yüreğimi kanatıyor.Bana mutlu olmak yaramıyor anne...
Bir mezar taşı kadar soğuk bedenim...İçimde kasırgalar,fırtınalar kopuyor.Daha ne kadar dayanabilirim sence.Senin ördüğün hırka var üzerimde.Hep sıcak tutar demiştin verirken gülümseyerek...Yüreğim üşüyor ısıtamıyorum...
Sevmek bana yaramıyor anne...
-Alıntı-
Karalar...
Yüreğimin sesi kesse sesini,
Düş kokusu sızmayacak karasına gecenin.
Gece sade kalacak
Ve sadece
Sarhoş naraları duyulacak sokak lambalarının dahi söndüğü caddelerde.
"Sus " demezse/m anlamıyor/um!
Kesmiyor sesini işte!
...
Çaresizliğimin önünde diz çöküp yalvarıyor
Beş kuruşun az geldiği,
Altı kuruşa ise değmeyen ruhum!
O kadar da söylemiştim oysa;
Yüreğim/ne bile eğilme.
Asilliğinden de ödün vermemeli yalnızlığım.
...
Ey kendim/ni bilmezliğim,
Biz bu hallere düşecek insan mıydık?
Zaman geçtikçe,
Aman diyecek tüm hallerim.
Halsizliğim de abanacak üzerime.
Bazen söz dinletemiyoruz işte,
Kimseye,
Kimsesizliğe...
...
Kimse, "siz" kadar yakın olmadı taa içerilerime,
Bu yüzden incinmeyiniz ruhumu katledişlerimden.
Kendime, kendimden öte borçlandım.
Kurdum kurdum düşleri ve
Kendimi aldattım.
Yaşanmış anılarım,
Yaşanmayacak tüm yarınlar,
Ziyan ve zebildir lûgatında yalnızlığımın.
...
Dedim ya,
Beş kuruşun az geldiği,
Altı kuruşa ise değmeyendir ruhum!
İşte sırf bu yüzden,
Ölümlerden ölüm beğendim düşlerime.
Duydunuz mu kalemimin sesini kırılırken?
-Kül Kedisi-
İki Kişilik Yalnızlık..
İki kişilik bir yalnızlıkla cebelleşiyorum
Dar boğazlardan geçip
Derin vadilerde konaklıyor
Senden bir iz arıyorum
Kızgınlığım, suskunluğuma mı?
Kalabalıklar içinde ki sensizliğime mi?
Karanlık sarmış etrafımı
Dipsiz bir ormanda
Fısıltıların dolaşıyor kulağımda
Hangi yöndesin çıkaramıyorum
Bir o yana bir bu yana
Gel - gitlerim
Bavulum elimde
Yine bir motel odasındayım
Hasretliğim sana
Şarkılarım yokluğuna
Gözyaşlarım
Adının geçmediği kayıp diyarlara
Gel diyorum
Sesim yine bana dönüyor
Hangi zamansız mekânların
Derinliğinde bedenin
Hasretliğimle eriyorum
Sen bilmiyorsun
Niye bu kadar umursamaz
Neden bu kadar vurdumduymazsın
Kızgın mısın?
Zamansız gidişime diyorsun
Adressiz mektuplarında
Yokluğun neden bu kadar bulanık
Hayallerin niye bu kadar net
Niçin bu kadar zor
Sensizliğim
Bocalamalar / Çığlıklar / Yalnızlık
Sessizlik / Hüzün / Kırgınlık
Yol arkadaşlarım / Dostlarım
Bunlardan dost olur mu deme
Oluyor bir şekilde
Sen ne kadar yoksan
Onlar o kadar var
Bir de çok sadıklar
Senin gibi davranmıyorlar
Hep başucumda durup
Hiçbir yere gitmiyorlar
Hangi mevsimsiz şehirlerdesin
Hangi pencereden bakıyorsun
Yine kuşları besliyor musun?
Bilmedikçe bunları / Öğrenemedikçe yerini
Kırılıyor / Hırpalanıyor / Dökülüyor
Çaresizlikler içinde ki bir yanım
Sana teslim edemedim
Cevapsız mektupların
Diyar diyar geziyorum
Cevabını bil istiyorum yazdıklarının
Ben sana kızgın değil, kırgınım
Rüyalarımın misafiri olman kandırmıyor
Uzaklardan el sallamam yetmiyor
Anılarını hatırlayıp gülümsemelerim
Bir gün geleceğin tesellisi avutmuyor
Gözlerim gökyüzüne dikili
Biliyorum oradasın
Yanın da melekler
Yüzün her zaman ki gibi
Gülümsüyor
Bu iki kişilik bir yalnızlık
Ben ikimizin adına da yaşıyorum
-Alıntı-